15 Yaşında Çocuk OnlyFans Kızını Dağıtıyor
Maalesef durum bu, özgürlük sınırı aştı. Görüntüsü çıkar diye korkanlar, şimdi onlyfans'ta çıplaklık satıyor, kirli iç çamaşırlarını, ayak fotoğraflarını satıyor. Bunlardan zengin oluyor. Tiktok'ta kalça sallama videolarıyla para kazanıyorlar ve milyonlarca kız; kendini geliştirmek yerine, çıplaklık satmaya yöneliyor. Bunun da en büyük sorumlusu maskülenlikten uzaklaşmış ve kendini kontrol edemeyen erkeğimsilerdir. Bir canlının (insan olmaktan en uzak canlının dahi) temel ihtiyacı olan hayatta kalma (yiyecek, ev) ve çoğalma gibi içgüdüsel davranışları; Maslov'un Piramidi yani gelişkin bir insan olabilmek için gereken "ihtiyaçlar hiyerarşisinin" en alt basamağı olan cinsellik ve yiyecek gibi basit bölümüyle erkekleri uyuttular. Tüketim kültürüyle disiplinsizleştirdiler. Eski dönemlerde çocuk biraz büyüyüğünce (şuan ilkokul çağına bile gelmeden) dövüş, at binme vb eğitimleri alırdı. Babasıyla vakit geçirir, erkeklerle birlikte bir grubun üyesi olurdu. Erkek gibi yetişir, savaşçı ruhlu olur, disiplinli olurdu. Artık kadınlar yetiştiriyor ve devletin okullarında fikirleri köreltiliyor. Sosyal medya ve televizyon yapımları ile şekillendiriliyor. Sigara, alkol, marka takıntısı, aşırı cinsellik (fakat sadece izleme, karşı cins ile nasıl anlaşacağı belli değil) ve mücadeleci ruhtan uzaklaşmak... Sonunda 40 yaşında bilgisayar oyunu oynayan, Tiktok'ta kalça sallama videosu izleyen, göbekli, mücadele ruhundan uzak insanlar hâline getiriliyor. Bitti. Olay bu kadar! Bu tip kızlar da gençliklerini kullanıyor. En fazla 16 yaşından, 25'e, taş çatlasın 30'a kadar kullanabilirler. Sonra iyice teraziyi kaçırıp M1LF (evet böyle olmak isteyen ve tiktok'a atan Türk kızları var, bundan gurur duyuyor, böyle olacağım diye), şeklinde biraz daha devam eder. O kadar. 45-50 yaşına geldiğinde; çocuklarını utandıracak fotoğrafları her yerde, biraz para kazanmış olabilir fakat başka hiçbir başarısı olmayacak (o da becerip evlenir, çocuk yapabilirse). 70 yaşında; eşleri, çocukları, torunları ile vakit geçiren arkadaşlarına bakıp iç çekecek. Bu dünyada insanlığa sunabilecekleri tek şey cinsellik. Daha büyük soruna dikkat edin! Daha büyük sorun ise bunlara kanan erkekler! Bu kadınlar tarafından yetiştirilen, bu kadınlara dönüşen erkekler. Fit olacaksınız, Mücadele sporu yapacaksınız, Kendinizi kontrol edeceksiniz, İnternet cinselliğine kapılmayacaksınız! Spor yapın, dövüş sporuna başlayın, m*sturbasyon ve yetişkin içerikleri izlemeyi KESİN! 15 yaşında çocuk haklı; bedenini sergilemek, bundan para kazanmak dışında hiçbir yetisi yok. Bundan para kazanmasının en büyük nedeni ise, maskülenlikten uzaklaştırılmış erkekler! Özümüze döneceğiz.
268
views
Sağlıklı Bir Vücut ve Güçlü Bir Zihin İçin Neden Boksa Başlamalısınız? Sebepleri Öğrenin!
Merhaba! Bu videoda boksu yakından tanıyacak ve temel teknikleri öğreneceksiniz. Boks, güç, hız, dayanıklılık, refleksler ve strateji gibi birçok özelliği geliştiren bir spor dalıdır. Bu videoda, boksa yeni başlayanlar için özel olarak hazırlanmış temel teknikleri adım adım öğreneceksiniz.
Bu videoda, boksun tarihini, kurallarını ve farklı boks tekniklerini öğreneceksiniz. Ayrıca, hangi ekipmanların gerekli olduğu ve doğru teknikleri uygularken nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
Eğer siz de boksa ilgi duyuyorsanız ve bu spor dalına yeni başlamak istiyorsanız, bu video tam size göre! İzleyin, öğrenin ve boksun heyecan dolu dünyasına adım atın.
393
views
Andrew Tate'in Hapisten Sonraki İlk açıklamaları - Türkçe Altyazı
Ellerinde delil yok, kurban yok, beyan yok; "insan kaçakçısı" diyerek içeriye attılar. Ardından ellerinin altındaki gazetelerle "Andrew Tate, insan kaçakçılığından tutuklandı" şeklinde başlıkla insanları yanılttılar. Daha sonra eski kız arkadaşlarına kadar arayıp, "beyan vermeleri" için baskı kurdular ve bazılarının iddiasına göre, yalan beyan vermeleri için çeşitli teklifler yaptılar.
3 ay, hiçbir delil, hiçbir suç yokken içeride yattı. Şimdi ev hapsine çevrildi. Gözden düşürmek istedikleri insanlara karşı bunu yapıyorlar. Bunu defalarca gördük. Ülkemizde de gördük, dünyada da gördük. Siyasiler, askerler, gençleri etkileyenler... Çeşitli amaçlarla yaptılar. Fakat Andrew Tate farklıydı.
Acıyla, zorlukla güçlenmemiz gerektiğini söylüyordu. Kendisi de bu şekilde ciddî bir sınavdan geçti. Kuran okuyup, şınav çektiğini söylüyor ve oldukça kararlı, oldukça sert görünüyor. Muhtemelen yeni projeler üretmiştir.
Sonuç olarak Andrew Tate ev hapsinde. Muhtemelen ne yapacağına bakacaklar. Andrew Tate, daha dikkatli olacaktır fakat mesajı daha fazla kişiye ulaşacak. Muhtemelen bazı şeyler değişecek.
Podcast yayınlayacaktır, oturup uzun bölümünü çevirmeyi planlıyorum.
Bu süreçten biz ne gibi dersler alabiliriz? Bunu düşünmemiz gerek. Pes etmeyeceğiz, spor yapacağız, daha da odaklanacağız. Zorluklarla yüzleşmemiz gerek. Bana da güzel bir hatırlatma oldu.
Esen kalın.
201
views
Andrew Tate Arkadaşını Neden Nakavt Etmiş? - Türkçe Altyazılı
Birisine çok kızarsınız, sonra gidip etrafınızdakilerle bunu paylaşırsınız ve etrafınız birden o kişiye cephe alır. Çünkü olumsuzluk bulaşıcıdır. Daha sonra siz fikrinizi değiştirseniz bile, çevrenizdekiler o kişiye karşı fikrini değiştirmeyecektir.
Burada olan örnek her yerde geçerlidir. Korkaklık, olumsuzluk, pısırıklık bulaşıcıdır. Bu yüzden etrafınızda böyle insanlar olmamalı. Buna izin vermemek gerek. Sizleri motive edecek, güçlendirecek insanlar şart. Vice versa yani tam tersi de geçerlidir. Etrafınızdaki insanları güçlendiriyor, motive ediyor, birlikte daha iyi olmak için uğraşıyor musunuz yoksa olumsuzluğunuzu mu bulaştırıyorsunuz?
Dikkat edin.
278
views
Andrew Tate'in Adin Ross'a Motivasyon Konuşması -1
Doğadan koptuk. Binlerce yıllık insanlık tarihinde, doğdan bu kadar kopuk yaşamamız, bizi huzursuz ediyor. Erkekler savaştı, avlandı, odun kırdı... Şimdi odun hazır geliyor, et kasaptan, dövüşmekten korkuyor. Kadın gibi rahat düşkünü olduk, hepimiz. Bu hâle getirdiler. Şanslıysanız 20'li yaşların başında kırmızı hapı gördünüz. Şanssızsanız 45-50 yaşında. Daha da şanssızsanız kırmızı hapı mantıklı bulmayı bırakın, feminist bir erkek hâline döndünüz....
Bir erkek düşünün, gün ışığı ile kalkıyor. Dağ evinde kalıyor. Duş ve yemek için odun kırıyor. Kas gücü. Daha sonra sobayı yakıyor. Ardından yemeğini pişiriyor. Yemeğini öğlene doğru yiyor. Bir de akşam yemeği yiyecek. Odun toplamaya gidecek, tahtadan yapılan evini onarıyor. Tavuklardan yumurtaları alıyor belki. Biraz bahçesi varsa biberini falan kopartıyor. Sürekli bedensel işgücü yaptığı, toprakla ilgilendiği için zaman yavaş geçiyor. Radyo dalgaları, telefon dalgaları, egzoz dumanı, gürültü kirliliği yok.
Bir de şehir hayatını geçtik, kendi hayatımdan örnek vereyim. 4 firma bir araya gelip düzgün bir bina yapamadığı için 1 kişilik sitede, üstteki 12 kişilik Arapların konuşmaları, bağırışları haftasonu olduğu gibi odamda. Kitap okumakta güçlük çekiyorum. Pazar günü iyi uyuyamadım çünkü hemen altımız kafe. Gece 1.30'dan 2.15'e kadar kotluk falan çektiler. Rezil, ince, iğrenç duvarlardan ötürü bütün ses bendeydi. Uyardık, güvenliğe söyledik durmadılar. Afganlar falan çalışıyor bir de. Sonra aşğıya inip uyarmak zorunda kaldım. Gece 2.30'da aşağıya inip, uyarıp, yukarı çıktım. Uykum kaçtı. Üstte balkondan su akıyor, odam delik. 4 yıldır sigortanın getirdiği salak usta işini beceremiyor... Adam 60 IQ. Anlatıyorsun anlamıyor.
Bu kadar rahatsızlık duyuyorsun (tabii Andrew'in bahsettiği rahatsızlık değil). Sabah 8 dakikada işe gidiyorum, en az 4-5 salak sürücü. Makas atan, kırmızı ışıkta durmayan, dönel kavşakta kuralları bilmeyip bencillik yaptığı için kilitleyen. Ortalama birey umursamaz ama benim gibi insanlar için bu rahatsız edici. Tiksindirecek seviyede.
İşe gidiyorsun, bilgisayar başındasın, omuzlar eğiliyor, göz bozuluyor, kollar falan felaket. Bakanlığı, çalışanı, diğer firmaları (iş aldığımız veya fason üretim yaptırdığımız)... Hepsi dert. İllâ saçma sapan tipler çıkıyor. İşinizi yapmanıza rağmen, paranızı vermeyen ve dava açtığınız (bu süreçte para değeri geçiyor, bunu hesaplayıp kasten yapıyorlar) vs vs... Daha sonra eve geliyorsun.
Şimdi doğada olduğun, hareket ettiğin hayat ile bilgisayar başında elektronik ve toplu saçmalıklara maruz kalıp kendini yıprattığın hayat bir mi? Yapacak bir şey yok değil mi? bakalım var mı...
Eve gelip, televizyon başına geçip, yemek sonrası çay ve kek, abur cubur atıştırırken 4 saatlik dizi/yapım izlerim. Sonra diğeri derken gece 1'de devilir, sabah yine tekrar... Soranlara "enerjim yok, spor yapamıyorum, zamanım yok" derim. İstanbul'da karşıya, günde 3 saat gidiş-geliş yolu çekenler var. Belki anlaşılabilir ama mantıklı mı? Tüketim kültürüne yenik düşerek borca girip, sonra borç ödemek için bu zahmetlere katlanmak?
Bunun yerine şirket açtık. 7 yıl rezil geçti. 7 yıl! Sıfır lirayla açıp, kalkışma, OHAL, taşınma, Covid, enflasyon ve şimdi kestirilmesi zor depremi gördük... Çok şükür 7 yılda özel sektördeki borçları bitirdik ancak yapılacak çok iş var. İş saatlerinde esnekliği sağladı.
İşten çıkıp eve geldiğimde Salı, Perşembe, Cumartesi ise yemek yiyor; özel hayata vakit ayırıyor, kitap okuyorum. 18.00'dan 20.30'a kadar vaktim var. Daha sonra kick boksa gidiyorum, geliyorum, duş alıyorum. Biraz daha kitap okuyup, bilgisayarımdan söyleşi vs açıp (ki genelde İlber, Celal hocalar vs ve tarih üzerine oluyor), bunları izlerken uykuya dalıyorum.
Çarşamba, Cuma, Pazar ise, gelir gelmez üstümü değiştirip salona. Ağırlık, biraz koşu, eve gel, duş al, yemek ye ve sonra özel hayat + bahsettiğim kitap ve rutinler...
Sabahları verimsiz, fakat tek başıma değil, aileyle olduğum için. Genelde 6.30 gibi kalkıyordum. Fakat 2 saat canım sıkılıyor. kahvaltıyı da etmiyorum. Dolayısıyla sabah kitap vs yaparken çok canım sıkıldı, alttaki sesler nedeniyle de erken uyuyamadığımdan tekrar 7.30-8 gibi kalkıyorum.
**
İşin özü bazı şeyler elinizde. Yeter mi? Yetmiyor. Daha da rahatsızlık verip, sıfırdan başka bir girişimde bulunmamın zamanı geldi. Şehirden 10-15 dk uzakta köyde müstakil bir eve yerleşmemin zamanı geldi. Yavaş yavaş bunu yapacağım. 2025 sonrası politika düşünüyorum. Haliyle buna göre tekrar rahatımı bozup, yeni bir hayatı oturtmam gerekecek.
Fakat seçim, seçim seçim... Abur cubur, sağlıksız yaşam, televziyon mu yoksa rahatsızlık verecek ama sizi geliştirecek, uykusuz bıraktıracak, zorlayacak; işte yorgun geldikten sonra sporda her yeriniz titriyor çünkü gücünüz bitiyor ama devam ediyorsunuz, durmuyorsunuz. Bir amacınız var; ilkel düzende hayatta kalacak sürümünüz haline gelmez! Doğayı öğrenin, kendinizi geliştirin. Bunları yapmazsanız yaşadığımız büyük felaketi tekrar tekrar yaşarız! Doğayı ÖĞRENMEK ZORUNDAYIZ!
693
views
2
comments
Tristan Tate , Sevdiğini Göstermem - Türkçe Altyazılı
Bu bölümden bir kaç konuşmasını izledim, öyle bir konuşuyor ki... Çok ağır şeyler yaşadığı da anlaşılıyor. Kırmızı haptan önceki hayatlarımızı hatırlayalım... Kızların ağlayarak, sızlanarak manipüle etmesine izin verdik; kapıldık. Fakat git gide, erkeğin duygularını göstermemesi gerektiğini anlıyoruz.
En az 10-12 yıldır Putin'i inceliyorum, hem de çok yakından ve Rusça kaynaklar dahil. Çevirmelerini de yaptım. Putin de duygularını göstermek. Politikacılarla, sağlam iş adamlarıyla buluştuğumda da böyle durduklarını gördüm. Evet duygularımızı filtrelemek önemli. Hattâ, Fatih Sultan Mehmet'in biyografilerini okuduğum bu dönemde de yine Fatih'in böyle bir adam olduğunu görüyorum ve bırakın duygu göstermeyip; ne yapacağımı sakalım bilse, kesip yakarım diyebilecek birisi.
Dolayısıyla sevdiğiniz kadına duygularınızı göstermeniz gerekiyor mu? Bu içinden gelen, yetiştiriliş tarzı vs ile gerçeklerin bir çatışması gibi. Biz kadın değiliz, sürekli "ne kadar sevdiğimi" söylemekten rahatsız oluyorum. Sevmiyorum ama kadınlar bunu duymak istiyor. Oysa sevdiğini söylemezsin gösterirsin. Davranışlarımla, değer verişimle, düşüncemle bunu hissettirmem ve onun da anlaması gerek. Sabah akşam seni çok seviyorum dedikten sonra kızı döven, aldatan tonla saçma tip gördük.
Yani, Tristan haklı mı değil mi size bırakıyorum ama programın tamamını bulabilirsem, kızının annesiyle ilgili bir bölüm vardı. Esas onu çevirmek istiyorum
Esen kalın, duyguların sizi ele geçirmesine izin vermeyin. (biliyorum zor, ben de saçmalıklara , düşüncesizliklere, hakkımın yenilmesine çok sinirlenirim ancak sakin kalmamız gerek)
334
views
Andrew Tate El İşaretini Açıklıyor
Öncelikle el hareketinle ilgili konuşacağım ama burnunun ucunu görmekten aciz kesime de birkaç söz söyleyeceğim. El hareketi, Yoga'da : Yoni Mudra, Flying Lotus vb bir sürü isim var ve iyileşmek ile ilişkilendiriliyor. Buraları az bilirim ama "devre kapatmak" gibi bir mevzu var, doğru. Hatta yüzük ve küçük parmağınızı kırıp birbirine değdirirseniz (kenetli değil 1 ve 2nci boğumdan değecek); baş, işaret ve orta parmaklar Andrew Tate'in tuttuğu gibi uçları değerse nefes almayı kolaylaştırıyor demişlerdi. Denedim, gevşedim ve baş ağrım hafifledi. Fakat inanmak vs ile ilgili olabilir.
Beden dili alanına girersek, yüksek ve alçak çatı vardır. Ona benzer. Bu tür el hareketlerini bilir ve bilinçli kullanırsanız sizi motive eder ve karşındakinin bilinçaltına mesaj gönderir. Bunu 16-17 yıldır defalarca gördüm. Ayrıca kendinizi bildiğiniz için motivasyonunuz oluyor. Söylediği üzere kendini hipnoz ediyorsun.
Andrew neden yapıyor, illüminati, Mason veya başka bağlantısı var mı yok mu? Umurumda değil. Ne dediğini dinleyip, düşünüyorum, sorguluyorum. Ne yediği, nasıl kaka yaptığı, telefonunu nasıl kullandığı vs umurumda değil. Size de bire bir kopyalamanızı tavsiye etmem.
**
Gelelim 5 büyük ayilecilere.
Siyaset bilimi okurken (ve sonrasında) en sinir bozucu mevzulardan birisi, ota boka "5 büyük ayile(!) dünyayı yönetiyoğ" diyen adamlardı. Yani giyeceği donun rengine kadar karar veriyorlarmış. 16-17 yıldır psikolojik savaş, propaganda ile ilgili yayınlar ve kitaplar okumasam, siyaset bilimi okumasam, içinde bulunmasam belki yutacağım ama o kadar kolay değil.
Peki bu ailelerin ve şirketlerin bir şeylerde etkisi yok mu? Bunu da söyleyemeyiz. Dünyayı politikacılar değil, şirketler yönelendiriyor. Basın, fenomenler, sosyal medya üzerinden binlerce kez, milyonlarca kez tekrarlanan mesajalr. Mesela çok büyük İngiliz gazeteleri, "kadın düşmanı Andrew Tate tutuklandı" diyor. Benzer öğeleri yüzlerce yıldır Türklere karşı da gösterdiler. Neyse buraya girmeyeyim.
İşin özü, film ve kliplere göz koyup, elini üçgen yapınca; Masonların, illüminatinin, 5 büyük ailenin falan mesaj verdiğini düşünen var. Şarkıyı tersten çevirince "hulaluğhopğumoğçuko" diyor, buna altyazı ekleyip, uydurup "aha mesaj" diyenler var. Ya böyle bir şey değil.
Adam boğazına kadar borca batmış. Üniversite okurken öğrneim borcu ya da okumayınca/mezun olunca; araba, nişan, nikâh, ev, düğün falan derken 70 yaşına kadar çeşit çeşit krediler çekecek. Hâlâ sörvayvır, mastır şef falan izlerken abur cubur gömüp, göbeğine göbek katıyor. Bak bu abur cuburlar, şekerler tehlike diyorsun; su iç, spor yap, bunları kes diyorsun kesmiyor ama ecnebi sigarası içen adam, abur cubur başından kalkmayan adam, "dünyayı 5 büyük ayile yönetiyo" diyor.
Büyük firmalara, büyük ailelere laf atan adamlar, kapitalizmi eleştiren adamlar; kapitalizmin bir numaralı müşterisi. Kapitalizmi ayakta tutan bunlar. Logolu tişört, gömlek alacak, bir öncekini satıp son model iPhone alacak, Starbucks'ta kahve içerken instagram'a atacak diye kendini iyice yoksullaştırıyor ama dünyayı 5 büyük aile yönetiyor.. Zorla mı yönetiyor? Şirketler halkları yönlendiriyor; bankacılıktan medyaya, giyimden politikaya her alanda at koşturuyorlar, zorla mı? Seve seve bu işe atlıyorsun.
Büyük şirketlere her türlü para kazandırıp, bir koyun gibi sürülüp; 40 yaşına kadar abur cubur, tüketim kültürü, herkes gibi yaşama ve sağlığı bozup 40 yaşından sonra tansiyon, şeker, kalp&damar hastalıkları ile ilgili ilaçları alıyor sonra "ilaç şirketleri 5 büyük ayilenin, bizi hasta ediyor" diyorsun. Bu işleri geçin.
Kimse size zorla bir şey dayatmıyor. Siz seve seve kucaklarına atlıyorsunuz. Sonra da bizi yönlendiriyorlar, hasta ediyorlar bıdı bıdı... Boğazından geçen şeyde kontrolün yok. Tıkınıyorsun, kıtlıktan çıkmış gibi sağlıksız besleniyorsun. Spor hak getire! Devletin neden gdo'lu şeylere onay verdiğini sorgulayınca bize terörist diyorsun, sonra "bizi hasta ediyorlar"... Sizi yatırıp öpmediklerine dua edin.
Adamların işi gücü yok, kliplerde, filmlerde göz koyacak, "bakın buradayız, gücümüz" diyecek. Yahu sen koşa koşa gidip kucaklarına atlıyorsun, para kazandırıyorsun, sürü gibi yönlendirmelerine izin veriyorsun. Bak bu adamlara karşı gelen, erkekliği güçlendirmeye çalışan insanlardan biri Andrew Tate. Yorumlarda bu adam için bile "küreselci" dediler. Ne diyeyim...
Ben de dikkat çekmek istesem, göz möz koyarım, basarım parayı; haber sitelerinde bunları konuşurlar, TT olurum, mis gibi reklam. Bu kadar kolay atlamayın. Elbette bir şeyler yapmak isteyenler var. Tek taş nasıl sevginin sembolü oldu? Feminizm Nedir sitesinde okuyun. Veya nasıl yönlendiriliyoruz ortada ama öyle göz koymakla gidip coca cola almıyorsun be kardeşim.
Baksana, İngiltere'de bu el işareti yasaklanmış. Normal mi bu? Cemaatler, Masonluk vb şeylerin kaynağı İngiltere! Biraz düşünün. Daha da önemlisi bu adamları alaşağı edebilir misin? Edemezsin. O zaman koyun gibi sürüsüne katılma, kendini kurtar, ilk adım olarak yeter.
487
views
2
comments
Andrew Tate ve Tristan'ın Hapishane Arası Konuşmaları - Türkçe Altyazılı
Şimdi söyleyeceğim bir kaç şey var. Öncelikle Andrew Tate'in hapiste olması, suçsuz olması ya da suça bulaşması benim herhangi bir şekilde çıkarıma değil. Dolayısıyla boş bir şekilde "kesin suçsuz" ya da "kesin suçlu" diyecek değilim. Andrew Tate ve çevresini tanımam. Fakat aklım ve gördüklerim çerçevesinde tabii ki bazı değerlendirmelerim olacaktır.
Neden Andrew Tate'i çevirmeye başlamıştım? Çünkü bir gecede farklı şirketler aynı anda hesaplarını banladı. İnstagram, facebook, whatsapp bir şirketin; Youtube, gmail başka şirketin, Twitch başka şirketin vs... Hepsi tek gecede banladı. Şirketler aynı kararı nasıl alıyor? Demek ki başka bir mekânizmaları var. Buna ve "özgürlük" diye dolanan batıın, bir anda adamı susturmaya çalışmasına tepki göstererek çevirilere başladım.
Şu anda bir çok ülkede olduğu gibi (ki batı dahil), Romanya'da da özgürlük yok, adâlet yok. Normal. Adalet birilerinin çıkarına çalışan bir sistemdir. Avukatları konuşuyor, onu vermedim ama delil yok, kurban yok diyor. Delil ve kurban olmadan insanları 2 ay boyunca nasıl içeride tutuyorsunuz? Hadi Andrew ve Tristan, webcam işi ve kumarhaneden, dövüşten para kazanan tipler. Türkiye'de, koskoca ve önemli komutanların kumpas davaları ile yıllarca (aylarca değil YILLARCA) içeride tutulduğunu görmedik mi? Gördük. Dolayısıyla yargı, polis ve devlet kararlarına gözüm kapalı inanmam. Kimse kusura bakmasın.
**
Bunlar dışında basın yönlendirmesinin komikliğini göreceksiniz. Çevirdiğim 2 videoda, "evin her yerinde bu tür bıçaklar ve silahlar vardır" dedi, kendisi dedi! Bunları kamerayla gösterip, "deliller savcılık tarafından soruşturuluyor" şeklinde veriyorlar. Soruşturulsun bakalım.
Öte yandan Tristan ve Andrew DEFALARCA nasıl zengin olduklarını anlattılar. Webcam işini DEFALARCA anlattılar. Yine bilmeyenler için anlatayım; ortada Onlyfans falan yokken, sevgilisi zaten bu işleri yapıyormuş. Bunu profesyonel hâlde yapmayı düşünmüşler. Nedir webcam işi? Geçmiş dönemde para veriyorsun, webcam ile yarım saat, 1 saat görüşüyorsun. Kız dans ediyor, iç çamaşırıyla falan seninle konuşuyor. Bir ara telekızlar vardı. Telefonla bazı hatları arardın, üstünde ne var falan, bunun webcam olanı.
Biz dekoru sağladık, interneti, temizliği, çarşafları, her türlü dekor ve gideri sağladık, burada kalanlar vardı diyor ve %50-%50 verdik diyor. Bugün bir doktor, psikolog, diyetisyen falan olsanız ve birinin yanında çalışsanız size yarı yarıya vermez bunu da bilin. Üstelik bütün toplama, temizlik işi bizdeydi, biz daha az kazanıyorduk. Onlar geliyordu , görüşme yapıp, parasını alıyordu diyor.
Hatta Tristan, oradaki salak erkekleri izlediklerini söylüyordu. Gelip bir kıza parasını basıp gidiyormuş, para veriyor, istediğini yaptırıyor, kız kapatıyor sonra diğer kıza gidiyor. Saatlerce ve bunun ezikçe olduğunu söylüyordu.
Bu kızlarla birlikte olduk diyordu. Kendileri dediler. Kızların rızası var. Zaten yaşam tarzına bakın "f*ckbuddy" denilen yatak arkadaşlığı üzerine. Gerçek kız arkadaşlarından dahi birkaç tane var.
Birileri, kendi söyledikleri bilgileri "işte insan kaçakçılığı ve fuhuş ile ilgili suç itirafı" diye kullanmış. Yahu 76 kız çalıştırdı diyorlar, gerçekte suç varsa herhalde Andrew Tate bu kadar linç edilirken, ünlü olmak için bile olsa gelip "evet beni kaçırdılar, zorla fuhuş yaptırdılar, t-e-cavüz ettiler" diye beyanda bulunurdu değil mi? Kurban yok deniyor. Bu da ilginç
Delil ve kurban var mı yok mu?
Bu da ayrı mevzu. Ben avukatları ve savcılığın basın açıklamasına göre gidiyorum. Avukatları ve Tate kardeşler yok derken, yargıdan gelen 1-2 açıklama var ve soruşturma devam ettiği için bilgi veremezlermiş.
Adamların "işte bıçaklarım burada, bakın böyle milyoner oldum, kızlarla ilişkim bu" dediği açıklamaları onlarca videoda var. Defalarca anlattılar ve bunları "itiraf" olarak söylüyorlar. Arkadaşlar insan kaçakçılığı bambaşka bir olay. Sınırdan geçirme, pasaportlarına el koyma, zorla ve baskıyla uygulama var. Kıbrıs'ta 9 yıl kaldım, okudum. Orası gece kulüpleriyle ünlüdür. Bu işleri de vardır. Dolayısıyla neler döndüğünü de biliyorum. ÖYle webcam işine falan benzemez. Kaldı ki Ukrayna'dan falan gelen kadınlar var, borca giriyor, ödemek için kendi isteklerinle geliyorlar. Tabii burada baskı olmaması, pasaportuna el konmaması gibi bazı önemli adımlar şart, devletin bununla ilgili adımları vardı.
**
Sizler webcam işinin kızlara zorla yaptırıldığını düşünüyorsunuz. Bugün instagram ve tiktok'a bakıyorum, cinselliklerini istekleriyle sergileyerek takipçi kazan, reklamla para kazanan kızlar var. Onlyfans'a geçip, burada özel görüntülerini satan Türk kızları var. Bir çok kadın sanatçı (3-4 tane beğendiğim vardı), sesi güzel açılmadılar dedim; şimdi hepsi derin yırtmaçlar giyiyor, bikini diyeceğim giysilerle sahneye çıkıyor. Kızları kimse zorlamıyor; takipçi, para, ün için kadınlar ve kızlar cinselliklerini kullanıyor! Bu kadar masum olmayın.
Ama suçsuzdur veya suçludur demiyorum. İspatlanana kadar herkes masumdur! Haberlere ve olaylara şüpheyle yaklaşın.
676
views
Andrew Tate Kadını Koruyor - Türkçe Altyazılı
Olayı bilmiyorum fakat T8KO adında bir organizasyonmuş. Araştırdım. Andrew Tate buraya katılmış ancak bir ara dövüşleri organize ettiğini söylüyordu. Sanırım parayı bulduktan sonra (kumarhane işinden önce) burada da destek oldu, organizatör oldu. Çünkü bu dövüşlerin büyük destekçilerinden birisi, Doğu Avrupa'da kumarhaneleri olan mafya imiş. Bu hikâyeyi çevirmiştim size.
Anladığım kadarıyla 5 kişilik 2 takım oluyor ve kadınlar burada koç. Takımın başı 2 kadın yani. Dövüşçüleri motive ediyor, çalıştırıyor. 5'te 3 yapan kazanıyor.
Konu ne bilmiyorum ama patlak gözlü yavşağın kadına zorbalık yaptığı ve yanına da diğer elemanın geldiği "gel sana kadınları ne kadar sevdiğimi göstereyim" dedikten sonra Andrew'in dayanamayarak "bu kadar yeter" diye araya girmesini görüyorsunuz.
Videolar siliniyor, Rumble'dan takip edin, oraya da yüklüyorum:
https://rumble.com/c/EmreCetin
254
views
Andrew Tate'in Hapishaneden İlk Mektubu
Tarih incelerken bazı olaylar vardır, dedikodu mahiyetindedir veya efsanelerdir. Bunlar doğru ya da yanlış olarak ele alınmaz ancak olayları açıklaması açısından göz önünde bulundurulur.
Andrew Tate'in hapishaneden gönderdiği ilk email (tabii ki aracılarla) bu şekilde. Bir kaç saattir ortada mevcut. Henüz tam doğrulayamasam bile, şu açıdan önemli; doğru veya yanlış mı? Belki hiçbi rzaman olayları tam bilemeyeceğiz fakat bildiğimiz bazı konuları aydınlatacak.
Direncini kırmak için bu yola başvurduklarını; hiçbir delil, hiçbir kurban yokken tutukluluğa devam ettirmelerinden anlıyoruz. Malikhâne basıldı, arabalarına el konuldu. Peki neden? İnsan kaçakçılığı suçlamasıyla, lüks arabaların ilgisi ne?
Greta Thunberg'e arabalar konusunda yazdıktan sonra tutuklama gelmesi ve arabalara dahî el konulması biraz garip geliyor. Neticede bir şeyler için uğraşılıyor.
Andrew tate suçlu mu değil mi tartışması var. Tabii ki Romanya'daki savcılık, deliller ve durum nedir bilemiyoruz ancak avukatlar diyor ki, delil yok, kurban yok; neye göre tutukluyorsunuz? Bu, basına yansıyan. Biz de bunların üzerinden konuşmak durumundayız.
**
Diğer konuya gelecek olursak, bu adamın yasa dışı suçlar işlemiş olması; binlerce erkeğin özgüvenini kazanmasında ve insanları uyandırmada yardımcı olduğu gerçeğini değiştirecek mi? Benim gözümde hayır. Dediklerini düşünün yaptıklarını yapmaya çalışmayın. Fakat suçu ispat edilmeden, suçluymuş gibi birilerinin hapse konması ve medya lincini daha önce Türkiye'de de gördük. Hem de komutanlar dahil, bir çok insan haksızlığa uğradı, sahte davalar açıldı ve bunları açanlar sonra terör örgütü mensubu üyesi ilân edildi.
Dolayısıyla konu yargı ise ben hiçbir zaman güvenmiyorum. Hele hele Romanya vb bir yerde ise.
194
views
Batı Kaybetmeye Mahkûm Doğu Kazanacak
Tarih incelerken bazı olaylar vardır, dedikodu mahiyetindedir veya efsanelerdir. Bunlar doğru ya da yanlış olarak ele alınmaz ancak olayları açıklaması açısından göz önünde bulundurulur.
Andrew Tate'in hapishaneden gönderdiği ilk email (tabii ki aracılarla) bu şekilde. Bir kaç saattir ortada mevcut. Henüz tam doğrulayamasam bile, şu açıdan önemli; doğru veya yanlış mı? Belki hiçbi rzaman olayları tam bilemeyeceğiz fakat bildiğimiz bazı konuları aydınlatacak.
Direncini kırmak için bu yola başvurduklarını; hiçbir delil, hiçbir kurban yokken tutukluluğa devam ettirmelerinden anlıyoruz. Malikhâne basıldı, arabalarına el konuldu. Peki neden? İnsan kaçakçılığı suçlamasıyla, lüks arabaların ilgisi ne?
Greta Thunberg'e arabalar konusunda yazdıktan sonra tutuklama gelmesi ve arabalara dahî el konulması biraz garip geliyor. Neticede bir şeyler için uğraşılıyor.
Andrew tate suçlu mu değil mi tartışması var. Tabii ki Romanya'daki savcılık, deliller ve durum nedir bilemiyoruz ancak avukatlar diyor ki, delil yok, kurban yok; neye göre tutukluyorsunuz? Bu, basına yansıyan. Biz de bunların üzerinden konuşmak durumundayız.
**
Diğer konuya gelecek olursak, bu adamın yasa dışı suçlar işlemiş olması; binlerce erkeğin özgüvenini kazanmasında ve insanları uyandırmada yardımcı olduğu gerçeğini değiştirecek mi? Benim gözümde hayır. Dediklerini düşünün yaptıklarını yapmaya çalışmayın. Fakat suçu ispat edilmeden, suçluymuş gibi birilerinin hapse konması ve medya lincini daha önce Türkiye'de de gördük. Hem de komutanlar dahil, bir çok insan haksızlığa uğradı, sahte davalar açıldı ve bunları açanlar sonra terör örgütü mensubu üyesi ilân edildi.
Dolayısıyla konu yargı ise ben hiçbir zaman güvenmiyorum. Hele hele Romanya vb bir yerde ise.
214
views
Andrew Tate Yükümlülükler ve Bahaneler -Türkçe Altyazılı
Bugün bununla ilgili araba söyleşisi çektim, yarın yayınlanlarım. Sorumluluk, hisler ve bahaneler... Hepimiz bahane üretiyoruz. Yaş ilerleyip, farkındalık arttıkça ve kırmızı hapı öğrenip, Andrew Tate, Tomassi, Peterson gibi nicelerini dinleyip izledikçe fikirler değişiyor ve bahaneleri daha az üretmeye başlıyoruz. Fakat hepimiz yaptık, bahane ürettik, üretiyoruz ve azalsa bile üreteceğiz. Fakat çelik gibi sinirler olması gerek. Bahane üretmememiz gerek.
İş dünyasında, başkasının başarılarını üstlenen ve kendi hatalarını başkasına yüklemeye çalışan tonla insan mevcut. Bunlardan birisi haline gelmeyeceğiz.
Gereken neyse, her türlü bedeli ödeyerek yapmaya hazır olacağız.
354
views
Andrew Tate : Hayatınız Forrest Gump gibi - Türkçe Altyazılı
Kırmızı haptan önce, PUA içinde kırmızı hapın temelleri vardı. PUA mevzusu "oo bu kadar kızla takıldım" gibi garip tipleri türettiği için çok fazla üzerinde durmamış ancak NEG, temas, alfalarla mücadele ve kırmızı hapın temelini oluşturan evrimsel gelişim vb konuları dikkatimi çekmişti ve araştırmıştım. O zamanlar biraz fark ediyordum ama son birkaç yılda, kırmızı hap bu kadar popüler olmadan fark ettiğim bir şey ise; filmlerdi. Bu dönemde filmlerde alfa erkeklerini hep "parasıyla ve sosyal gücüyle hava atmaya çalışan", "NEG'lerini ise laf sokmaya çalışan" gösterirlerken feminen, beta, sosyal mühendislik yapan tiplerin istediği gibi; savaşçı ruhu elinden alınmış, romantik(!), iyi, müthiş aile çocuğu ise ön plana atılıyordu. Rahatsız oluyor ve tam anlatamıyordum.
Kırmızı hap ile birlikte hepsi rayına oturdu. Şimdi filmlere bakıyorsunuz ve baktıkça eskiden izlediğiniz filmlerin ne kadar rezil olduğunu görüyorsunuz. Topluma, hangi mesajlar nasıl verilmiş! Özellikle Disney'de Kungfu Panda vb bir çok animasyona ve diğer yapımlardaki filmlere bakıyorsunuz; düzene karşı çık, babana isyan et, alfalar kötüdür gibi mesajlar var. Çevresi, parası olan, rekabet ile kendini geliştiren ve karşısındakini negleyen adamlar rezil, rüsva püüü onlara!
Mesela genç neslin dikkat ettiğim bir özelliği, karşıdan karşıya geçiyorlar; yol veriyorsun sallana sallana geçiyorlar, bazen yol vermesen de atlıyor ve yavaş yavaş geçiyor. Korna basınca el kol yapıyor. Beklemek zorundasın! (yaya geçidi değil). Prens, prensesler... Herkes onları bekleyecek, bütün hayat onlara karşı; düzene başkaldırıyorlar... Ailesi suçlu, arkadaşı suçlu, sevgilisi suçlu, eğtiim sistemi suçlu, herkes suçlu. En haklı olan kendileri... Fakat bu isyanı, sisteme yöneltmiyorlar. İçlerine kapanıyorlar, kendilerini geliştirmiyorlar, tüketici hale dönüşüyorlar. Sadece suçlayan bir yığın.
Küçük bir çocuk, 10 yıldır orada duran masaya çarpınca, anne/baba masayı dövüyor. Baba dediğimiz de eski tip sert, olması gerektiği gibi disiplin veren değil (sevgi anneden, disiplin babadan gelir). Disiplinden kastım döven, bağırıp çağıran değil. Fakat doğruyu anlatan, böyle olmaz diyen, hadi yüzmeye gidiyoruz diye çocuğuna katkı sağlayan ve çocukların çekindiği babalar olması gerek. Bu, dövme korkusundan çok (ki biraz o da olabilir ama dövmeyeceksiniz), kırmaktan çekindiği için olacak. Bu babalar zaten yok, şimdiki babalar da çocuğa "yavrum bak sen koşuyorsun, dikkat etmiyorsun, kafanı çarptın. Kendini sakatlayabilirsin, her şey olabilir" demek yerine, al sana al sana diye masaya vuruyor. Suç çocukta değil! Masada, öğretmende, eğitim sisteminde... Hayata atılınca da öyle olmadığını görüp depresyona giriyorlar, toparlanamıyorlar.
Her çocuk ünlü, fenomen, zengin olacağını düşünüyor. 30 yaşına gelinceye kadar böyle olamayacağını fark edemiyor ve 30 yaşından sonra bu ağır durumu kabullenmesi 40 yaşına kadar sürüyor. İşte doğruları anlatan, çakı gibi yetiştirecek babalara ve sevgi şefkati bulacağımız annelere ihtiyaç var ama babalar sevgi gösterirken anneler disiplinli olmaya başladı. Roller değişiyor. Bu yüzden "kariyer yapan", bekar ya da boşanmış, kedili, ama erkekleştiği için erkeğe çekici gelmeyen kadınlar çıkıp kendilerini avutmak için; "bizi taşıyacak erkek yok" diyor. Hayır erkekleştin, kadın olarak çekiciliğin kalmadı, erkeği ezmeye başladın
Toplum olarak çocuk yetiştirmeyi bilmediğimiz gibi, film ve dizilerle; komple başka yöne sürükleniyoruz. Savaşçı ruhu olmasın, tüketici olsun, başını eğip 50 yıl nişan, düğün, araba, ev, telefon vs kredileri ödesin, okullarda girişim ve iş kurma, zengin olma dersleri değil daha iyi modern köle (işçi) olma dersleri verilsin... Bu olay.
16-35 yaş arası, bekâr, kondisyonu yüksek, bilinçli, eli silah tutan, maskülen erkekler; devletler, şirketler, din adamları vs gibi mevcut sistemden beslenen herkes için oldukça tehlikelidir. Çünkü devrim başlatırlar. Kadınlarla, feminen erkeklerle olmaz. Devrim için maskülen, eli silah tutan erkek topluluklarına ihtiyaç var!
**
Sağlam olmak ZORUNDAYIZ. Zor bir hayat geçireceğiz. Ailemiz zengin değil, ünlü değiliz, fenomen değiliz; çoğunuz da olamayacak, olsa da 3-5 yıl, 10 yıl içerisinde yerinize çoktan başkaları konacak. Akıllı yatırımlar yapmak (pasif gelir) gerek. Sağlıklı olmamız, savunma sporu öğrenmemiz, silah kullanmayı öğrenmemiz, konfor alanından çıkmayı kavramamız gerek. Maskülen erkek olmalıyız!
Ben de bu aralar konfor alanıma çok saplandım, sosyal medyaya biraz saplandım. Eskiden yatağa yatınca 2030'da Cumhurbaşkanı olduğumda yapacaklarımı düşünerek uyurdum. Şimdi ise saçma sapan günlük ve bireysel şeyleri düşünüyorum, uyuyamıyorum da.. Bunu fark ettim. Hemen kendimi toparlamak için zihnimi değiştirmeye başladım. Ara ara böyle boşluklara düşebiliriz. Önemli olan fark edip, hızlıca toparlanmak. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve olmayacağız. Fakat her birimiz en iyi sürümümüz olmak için var gücümüzle uğraşmak ve BİRARAYA GELMEK ZORUNDAYIZ!
Esen kalın.
350
views
Andrew Tate Beni Öldürmek İstediler, Bıçaklanması - Türkçe Altyazı
Bir süredir istemiştiniz, çevirdim.
Andrew'in bir kaç videosu var. Bir tanesi stüdyodaydı (veganlık vs üzerine). Burada da yutkunuyor, takılı kalıyor. Alkollü olmasından çok, psikolojik açıdan gerçekten bazı şeyler yaşıyor (muhtemel zaten) fakat sanki bir şey anlatmaya çalışıyor ama zor tutuyor gibi.
Dediklerine gelecek olursam, zengin falan değiliz ancak iş kurduk ve 7 yıldır uğraşıyoruz. Gerçekten avukatlara ihtiyacınız oluyor. İşini yapmayan çalışanı işten çıkarttığınız için davayla uğraşabilirsiniz (ve %99.9 işveren suçlu, boşanan erkek de %90 suçlu, sistem böyle). Veya işinizi yaparsınız ve her şey bitince, adam "istediğimiz gibi değil" diye sırf pisliğine para vermez ve dava ile uğraşırsınız. Dava 3-4 yıl sürer. Paranızın değeri düşer. O da biliyor. Böyle ahlâksızlar var. Ya da başımıza gelmedi ancak duyduk, çeşitli pislik durumlar çıkıyor.
Durum ne olursa olsun; iyi bir avukata, iyi bir doktora, iyi bir muhasebeciye İHTİYACINIZ OLUYOR. Kamuoyuna yansıyan davalara bakan avukatlar oluyor; kadın cinayeti, mafya işleri falan... Sonra bu davayı alan adamın işi patlıyor. Neden? Çünkü 1. bu işi alabilecek cesarette, kendine güveniyor; 2. daha da önemlisi üstesinden gelebilecek meslekî bilgiye sahip ve 3. reklamı yapmış oluyor. Yani iyi bir avukat olmazsa olmaz imiş. Gün geçtikçe anlıyorsunuz. Yanlış hazırlanan (daha doğrusu iyi niyetle hazırlanan) anlaşma, paranızı yıllarca alamamanıza neden olabilir ve burada karşı taraf suçlu bile değil. Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir derler.
Annem iyi niyetli olduğu için, iş hızlı bitsin diye bizimle ilgisi olmayan şeyleri de yapıyor. Bizim için çok büyük iş değil ama karşı tarafı maliyetten kurtarıyor. Ve iş "yapmasaydınıza" geliyor. DMF dosyaları var örneğin, 248 sayfa DMF, İngilizce'den Türkçe'ye çevrilmiş. Görevimiz değil, sayfa başına bilmem kaç lira verip çevirttirecek! Fakat bizimkiler çevirdi. Bunun gibi neler var neler. Defalarca uyardım. Bütün iyi niyetimiz, başımıza iş açtı. Hepsiyle ilgili sorunlar yaşadık.
Dolayısıyla iyi niyet değil, avukatlar tarafından doğru düzgün hazırlanmış yasal belgelerle, tarafların sorumlulukları iyi belirlenerek işlemler devam edilmeli.
**
Bazı insanlar tanıyorum, hatta akrabalarım var, durumları çok çok iyi. Büyük işler yapıyorlar, düzgün iş insanları. Aynı arabayla, aynı rotadan gitmiyorlar, aynı uçağa binmiyorlar. Evleri yakın, aynı işyerine gidecekler; 2 araba, 2 farklı rota. Ve bu insanlar Andrew Tate gibi kumar vs işi ya da yasadışı iş yapmıyor! Devletle işleri var, her türlü şey var ve durum bu.
Bizzat tanık olduğum olaylar var. Enzim geliştirdik ve burada üretim yok. Yurt dışından üretim var. Bizim enzim başta aktivitesi düşüktü. 1,5 yılda; piyasadakilerden çok daha düşük sıcaklıkta ve çok daha kısa sürede etki etti ve bizimkiler tükürük ile bağırsaktaki bakterilerin ürünüydü. GDO'lu değil, cilde zararı yok vs... Bu duruma geldikten sonra işlerle ilgilenen herkes bizimle bağlantıyı kestiği gibi, bundan kismeye bahsetmemiştik, insanlar bizi arayıp "stajyer olarak gelmek" istedi, para istemiyor. Bir noktada, yolda kamyonun altında bile kalabileceğimizi anladım ve projeyi rafa kaldırdık. Ya birisine satacağız ya sağlam bağlantılarla gideceksiniz.
Hiçbir şey görüldüğü gibi değil. Mutlaka iş dünyasına girin ama temkinli gideceksiniz. Bir noktaya geldikten sonra gerçekten çok farklı olaylar oluyor. 3 boyutlu yazıcıyla tablet basmayı başardık. Bununla ilgili çeşitli kurumlarla konuştuk. Şimdi tam anlatmak istemiyorum fakat şu kadarını söyleyeyim; "ilaç firmaları bizi tefe koyar" diyen, üst düzey bir insan vardı. Makamını da açıklamıyorum ama 1,5 saat toplantı yaptık ve oldukça üst düzeydi.
**
İyi doktorlar sizi sağlıklı tutar. İyi muhasebeci, her türlü yönetmeliği, yasayı, teşvikleri vs takip edip size muazzam paralar kazandırır. İyi avukat ise mal varlığınızı ve sizi korur. Fakat akıllı olmanız, temkinli gitmeniz, doğru siyasi ve iş bağlantılarıyla ufak ufak adımlar atmanız ve kazanırken başkalarını da kazandırmanız (ağ olarak söylüyorum sakın rüşvet falan işlerine girmeyin); sizin için en doğrusu olacaktır.
Bunları deneyerek görüyoruz. Deniyorsunuz, deneyim kazanıyorsunuz ve herkesin kendi doğrusu var. Bu yüzden kendi hayatınızı kurun ama akıllı olmak ZORUNDASINIZ.
309
views
Bizlere İzlettirdikleri Şeyler - İşte Sosyal Mühendislik!
Üniversiteden bu yana televizyon izlemiyorum. Ruhumu daraltıyor. 2 saatlik dizi bölümü mü olur? Hadi olur, hepsinde mi dram, dram, dram... Bağırış, çığırış, sürekli bir duygu sömürüsü. Neden?
Bizimkiler televizyon izliyor, arada salona gidince böyle saçmalıkları görüyorum, fragmanlar denk geliyor sürekli buradaki gibi. Yahu neden? Dünyanın en sinirli 2. milletiyiz. Mutsuzuz, nerede kötü konu var, orada zirveyi zorluyoruz.
Milletimizin ruh sağlığı bozuk. Hakaret için söylemiyorum; ciddi anlamda psikolojik destek gerekiyor. İşte görüyoruz, kafasında kuran tipler var, trafikte görüyoruz psikopatlar var... Partiler, bunları çözecek adımlar atmadı. Toplum sağlığı çok önemli. Huzur, mutluluk çok önemli fakat bunun için politika üretmeyi bırakın, umursayan, dile getiren yok.
Şunları izleyen bir toplum, bir birey nasıl sağlıklı olabilir? Sağlık sadece beden sağlığı değildir; ruh ve sinir sağlığı vardır. Ruhunuz ve zihniniz sağlıklı değilse, er ya da geç bedene yansıyacaktır.
**
Özgürlük, modernlik adı altında getirilen programlarla uyutulan bir halk. Nasıl uyutulduğuna bakar mısınız? "Beni başkasıyla düşün" diyeni mi ararsın, kadının boğazını sıkanı mı? Sürekli cıyaklayan kadınlar? Sinirli, atarlı erkekler? Her fragramda bağıran kadın ve atar yapan erkekten en az birer tane var.
Toplum yıllarca bunu izledi. Spora zamanı yoktu, oturup 4 saat sörvayvır izledi. İzlerken abur cubur gömdü. Sağlıksız, hareketsiz yaşama.
Japonya’da Tohoku Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre çok televizyon izleyen çocukların beyinlerinde hipotalamus, duyu motor ve görsel korteks bölgelerinde yavaşlama meydana gelmektedir. Sözel IQ puanları düşmektedir.
Çocukluk döneminde tv başında geçirilen her 1 saat, depresyon semptomlarının gelişim ihtimalini %8 arttırırken; her 2 saat için tip-2 diyabet riski %20 artmaktadır. Asosyallik, iletişim becerilerini köreltmektedir.
Ayrıca ekranda gördüklerinizi sesli olarak izlediğinizde, düşünme becerinizi köreltecektir. Beyniniz tembelleşiyor. Roman, kitap okurken hayal gücünüz gelişirken; televizyon izlediğinde tam tersine etki gösterecektir.
**
Türkiye'ye bakalım...
Televizyon İzleme Araştırmaları A.Ş'nin 2020 araştırması diyor ki: TÜRKİYE'DE GÜNDEME 4 SAAT 33 DAKİKA TELEVİZYON İZLENİYOR!
İnternet kullanımı ise ortalama 8 saat! Bunun 3 saati sosyal medya.
4,5 saat televizyon, 8 saat internet; eder 11,5 saat. 8 saat uyursan, 19,5 saat. Yemek, duş, tuvalet için günde 1,5 saat ayırsak; 21 saat. Geriye 3 saat kalıyor? Türkiye, 3 saat mi çalışıyor?
**
Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen telefonunuzun ekran süresine bakın. Elbette televizyon izlemeyin, sosyal medyaya girmeyin demiyorum. Fakat bırakın 8-10 saati; 2-3 saat bir şeye zaman harcıyorsanız, bundan en yüksek verimi almak zorundasınız.
Üstelik ne izlediğiniz, ne yaptığınız önemli. İzlediğiniz şeyler 13-15 yaş kızların Tiktok'taki saçma kalça sallama akımı mı? Bu şekilde zaman çalan, aptal diziler mi? Sosyal medya ve dopamin ile ilgili araştırmaları da inceleyiniz.
Dopamin patlaması, dürtüsel davranışı arttırır. Yani ilkel davranışlar. Bunlardan kurtulmamız, kontrollü olmamız gerek. Ekşisözlük'te güzel açıklamışlardı. Öğrenince insan mutluluk duyar. Sosyal medyada saçma sapan şeyler izlemesek bile, yeni bilgileri 1 saatte 100 video izleyip öğrenebiliriz ve dopamin bombardımanı olur (30 saniyelik videolar). Fakat gerçekten öğrendin mi?
Veya yetişkin sitelerinde 1 saat dolaşırsınız, yüzlerce çıplak kadın bedeni görürsünüz. Fakat Jordan Peterson'ın dediği gibi; 15 yaşında bir çocuk, dünyanın en zengin kralının ömrü hayatında gördüğü kadından fazlasını 10-15 dakikada görüyor. Kadın için savaşmadı, mücadele etmedi ama gördü. Bunun elbette bir zararı olacak değil mi?
Amaç, beyninizi ve vücudunuzu hazıra alıştırmamak. Mücadeleci ruhu, savaşçı ruhu alıyorlar diyoruz ya; tam olarak böyle. Doğru şeyler bile izleseniz, aşırı şekilde izledikten sonra kendinizi yapay bir hayata sokuyorsunuz.
**
Spor yapın, savunma sporu öğrenin, kitap okuyun, dışarıya çıkın, arkadaş edinin. Çevrenizi geliştirin: yeni hobiler, yeni eğitim programları (KOSGEB gibi ücretsizler dahil), üniversite kulüpleri, etkinlikler...
Sağlıklı beslenin, su için. Elbette keşiş hayatı yaşamayacaksınız. 1 hafta sıkı diyet sonrasında Pazar günü baklava, cips alıp; evde film izlerken gömebilirsiniz. Fakat sevdiğiniz ve kafanızı dağıtacak şeyleri aşırı şekilde yapmamaya, hayatınızı düzene oturtmaya çalışın.
Unutmayın ki bıçak ile ekmek kesebilir, et kesebilir, yemek yapabilirsiniz ama insan da öldürebilirsiniz. Elinizdeki araçları nasıl kullanacağınız size kalmış ve şirketler, sizi kendilerine bağlama derdinde.
Sosyal medya ve televizyondan kafanızı kaldırmayın, bu sırada abur cubura gömülün. Buralardan milyarlarca dolar kazansınlar. 40 yaşından sonra da şeker, tansiyon, kalp ve damar ilaçları satsınlar. Bu sırada ülkedeki adaletsizlik mi? Boğazına kadar borca batmış, tüketici kültürü haline gelmişsin.. Adaletsizlikle kim uğraşır ki?
345
views
İşyerinde Makyaj Üzerine - Jordan Peterson, Türkçe Altyazılı
Günümüzde batının ve 2010'dan sonra feminizm adı altında toplanan ve sosyal mühendislik uygulayan grupların maskülenlik düşmanlığı ve doğruları araştırmak, bulmak için sorgulamamızı engelleme çabası gerçekten garip ama daha garibi buradaki gibi pişmiş kellenin saçma sorusu...
Ağacı yıkan balta değil, baltanın ucundaki sapın kendinden olması derlermiş. Feminist erkekler.... Feminizm dişil demektir, kadınsı. Maskülenizm ise eril, erkeksi. Bir kadın feminist olabilir, artık "FEMİNİST ERKEK" de var. Fakat maskülen erkek olmaz, "eril eril konuşma" diyorlar. Maskülenlik toksik diyorlar. Neden?
Jordan Peterson haklı. Diyor ki, erkek-kadın ne kadardır bir arada çalışıyor? Avrupa ve Amerika'da 100 yıllık mevzu bile değil. 2'nci Dünya Savaşı'nda erkekler cepheye gidince fabrikalar boş kaldı ve kadınlar burada üretime başladı. Mad Men'i izleyin. 1970-1980'lerde kadının durumunu görün. Ücretleri düşük, yükselemiyorlar. Buna karşı feminizm iyice hareketlendi. Normal.
Türk tarihine bakıyorsun, Türk kadını İslamiyet öncesi evliliğini yaparken kendisini güreş vb konularda yenecek erkek arıyor. Türk kadını erkeklerle birlikte savaşıyor. At üstünde ok atıyor, kılıç kullanıyor. Giysilerine bakıyorsun zarif ve kadınsı ama günümüzdeki gibi çıplaklığı cinselliği önplana çıkarmıyor. Millat'tan Önce 8'inci yüzyıl'da Tomris Hatun boy yönetmiş. Buhara melikesi Kabac Hatun, baskınları yönetiyor. Sen kadın hakları, eşitliği buradan değil de; Amerika'dan Avrupa'dan almaya kalkarsan patlarsın.
Özgürlük adı altında orta okul çocukları ilişkiye giriyor hatta çok yakınlarımdan duyduğum bazı konular var, grup vb şeyler midem bulandı. tiktok'ta kalça sallamak, mini etek giymek, kalça lobunu gösteren şortla sokakta yürümek özgürlük değildir. Nerede ne giyileceğini bilmesi gerek. Bir kadın cinsellikle değil; görgüsü, kültürü, bilgisi, becerisiyle önplana çıkmalı. Bunun için erkeklerin de sapkın abazalar gibi dolaşmaması gerek. Kadınlara bu pirimi vermeyin. Erkeklerin de kendini geliştirmesi, spor yapması, sağlıklı beslenmesi; kültürlü, görgülü, bilgili olması gerek.
***
Konuya geri dönecek olursak, toplumlar ilkel şekle getiriliyor. Borçlu ol, tüket, herkes gibi yaşa, başını kaldırma (borçlu ol ki isyan etme), savaşçı ruhunu bırak, zayıf ol, cinsellik düşün, ağzına tıktığın besinlerin kontrolü bile sende olmasın...
Birkaç nesildir erkek-kadın aynı işerinde. Makyaj ve topluklu, cinsel nedenlerle evrimsel süreç içinde ortaya çıkmıştır. Peki bunları işyerinde kullanmak ne kadar doğru? Tartışıyor muyuz? Bırakın tartışmayı, konuyu açıp şunu konuşalım deseniz, femiNAZİler tarafından saldırıya uğrarsınız. Feminazi, yani feminizm ve kadın hakları adı altında açık açık erkek düşmanlığı yapan, bağnaz tipler. Bağnazlık sadece dindarlıkta olmaz. Milliyetçilik, Atatürkçülük, feminizm, komünizm... Her görüşün bağnazları olur. Savundukları şeyleri bilmedikleri gibi, kendileri gibi düşünmeyenleri düşman gözüyle bakıp linç etmeye çalışırlar.
Mesela blog nedeniyle AKP, CHP vb grupların lincine maruz kalmadım, feministler de beni linç etmişti. Neden? Bele takılan kırmızı kurdele Şaman adetlerinden gelir diye, ispatlı yazı yazdım ve bu yazıdan önce insanlar doğru düzgün bu konuyu bilmiyordu, bir sürü insanın fikrini değiştirdim, tarihi gerçekleri anlattım. Kız-kadın bekaret değil; Türkçede ufak kadına kız, ufak erkeğe oğlan dendiğini anlattım ama linçliyorlar. Twitter'da ne dediğini umursamıyor, yazıyı bile okumamış. Ergen hesaplar, bunları başı ya da takip ettikleri hesaplar var, bunlar adres gösteriyor, linçliyorlar. Blog nedeniyle bol tehdit alıyordum bir dönem. Bol bolda linçlendiğim için artık insanları sallamamayı öğreniyorsun.
**
Bu öyle bir bıçaksırtı konu ki, "topuklu ayakkabı ve makyaj, vücudu saran elbiseler cinsel çekimi arttırır" dersen; vay efendim sen potansiyel tecavüzcüsün, cinsel tacizcileri destekliyorsun diyorlar. Fakat doğrusu bu.
Bakın bütün canlıların 2 temel ihtiyacı vardır: 1. hayatta kalma (barınma, beslenme vs), 2. çoğalma. İnsanlarda birinci konu, erkeklerde daha güçlüdür. Fizyolojik olarak daha güçlüyüz, kaslıyız, savaşabiliriz. Bunu dediğinde bile karşı çıkan feministler var. 2. konuda ise kadınlar bizden önde. Hem doğurganlık hem çocukla ilgilenme... Dolayısıyla birbirini tamamlayan iki konu. Erkek ve kadın birbirini tamamlamalı. Erkek maskülen olacak, kadın feminen. Bitti. Sen rol değişimi için uğraşırsan sapar.
Mesela bir kadın neden kastan hoşlanır? Fiberleri, karın kasını neden sever? Manyak mı? değil. Çünkü içgüdüsel olarak "koruyabilen erkek" diyor. Erkekler olarak neden kalçaya bakıyorsun? Çünkü doğurganlığı gösterir. Neden göğüslere bakıyorsun? Çünkü çocuğu beslenmeyle ilgildir. Neden saça bakarsın? Çünkü sağlıklı saç, iyi hormonlar demektir. Günümüzde erkeklerde kas, yerini para, çevre vs'ye alabilir. Yine de olay dönüyor dolaşıyor; erkek, kadının hayatını kurtarmalı, daha iyi standart sağlamalı ve kadın doğurganlığı sağlamalı olayına geliyor.
Bu yüzden erkeğin cinsel pazar değeri(CPD) yani karşı cins tarafından çekici olma yaşı 36 civarında. İşini kurmuş, olgunlaşmış, çevre kurmuş vs... Kadın için CPD, 23 yaş. Zirve buraları. Çünkü kadın en doğurgan döneminde.
Şimdi bütün bu evrimsel ve biyolojik gerçekleri kenarı atıp, "makyajı ben istediğim için yapıyorum" gibi mantıksız ve elle tutulamaz saçma bir savunmaya mı çekeceğiz? Kızlar, sevgililerin neden topuklu ayakkabı ve makyaj konusuna karşı çıktıklarını anlamıyor. Yahu erkeklesin neden doğurgan olduğunu millete göstereceksin? Makyaj hele... Seven kaç erkek var? "Biz diğer kadınlar için yapıyoruz". Yapma yaa?
***
Konu işyerine geldiğinde, buralarda eksik kalan bir sürü olay var. Daha bunları bulamamışken üzerine maskülen erkek düşmanı hareketler bilinçli olarak pompalanıyor ve istediğimi yaparım olayına geliyor. İşyerinde flört serbest olacak mı? Kadınlar makyaj, mini etekle gelirse; biz de yazın kasları gösterecek bol atletle gelecek miyiz? Cinsel organımızı belli eden şortlar giyebilecek miyiz? Böyle mi olacak? Herkes birbirine gücünü ve cinselliğini mi gösterecek?
Yoksa işyeri, gelip işini yapacağın; kendine, şirketine, devletine, ülkene katkı sağlayacağın bir yer mi olacak? Ben toplantıda karşımda, cinsel kimliğini gözüme sokmuş, derin göğüs dekoltesiyle oturan, uzun yırtmaçlı etekle bacak bacak üstüne atmış bir kadın istemiyorum. Dikkatim kolay kolay dağılmaz ama illâ kafanda dönecek. Ben karşımda bir cinsiyet istemiyorum. İşi konuşacağımız, sorunu çözeceğimiz insan istiyorum.
Bunları söyleyemiyorsunuz. Sizi baskı altına alıyorlar. Özgürlük dedikten sonra; yurtdışı destekli STK'lar, bunlara bağlı ajans ve medyalar, ellerinde tuttukları fenomenler, ünlüler ile birlikte bazı şeyleri defalarca tekrarlıyorlar. Andrew Tate olayında görmüşsünüzdür. Bir çok ülkede "Andrew Tate'i seviyor musunuz?" diye soruyorlar ve hayır diyor insanlar. Neden diye sorulan soruya bir neden gösteremiyorlar. Medyanın Andrew Tate'in itibarını hedef aldığı "kadın düşmanı" gibi bazı kalıpları tekrar ediyorlar. Çünkü takip ettikleri hesaplar, ünlüler, fenomenler, medya kuruluşları defalarca bu sözcüğü kullanarak haber yapmış. House of Cards'ı izleyin. Burada "disorganized labour force" diye Frank reyiz sendikaya savaş açıp, medya eliyle dağıtıyor. Yaşanan tam olarak bu.
House of Cards, siyasetin mutfağını anlatıyor ama etkili olanlar politikacılar değil. Artık bir takım zümreler, şirketler, vakıflar... Sosyal mühendislik ile, kendi sistemleri devam edebilsin diye toplumları etkiliyor ve doğal olanı kırmaya çalışıyor. Amerika zayıflamaya başladı. Çin ile savaş verecek. Hâlâ güçlü ancak Çin'e kaybedecek. Ukrayna, Rusya karşısında NATO'yu kullanarak, bir çeşit vekalet savaşı gibi yürüttüğü süreç ve bu çok önemli. Rusya kazanırsa (ki kazanacağını düşünüyorum) ne olacak? Çin, Tayvan konusunda adım atacak. Japonya, bu nedenle barışçıl bakış açısını bırakıp silahlanmaya başladı. Sırbistan, Kosova'ya saldıracaktır. Ne olacak? Amerika, var gücüyle mücadele etmeye çalışacak. İngiltere ile birlikte, NATO'yla birlikte, sertleşecek. Fakat bu savaşlar sonucunda Amerika'nın başarılı çıkmasının imkânı yok! Çünkü Amerikalı çocuklar youtuber, gamer, fenomen olmak isterken; Çin, okullarda disiplin eğitimi veriyor ve Çinli çocuklar doktor, mühendis, astronot vs olmak istiyor.
Bunları neden anlattım? Amerika zayıflarken, daha saldırganlaşacak. Er ya da geç bu saçmalıklara karşı bir hareket başlayacak. Fakat Amerika, Amerika destekli oluşumlar; ellerinden geleni yapacak ve sert oynayacak. Diyeceğim tek şey buna hazır olun. Saçmalıklara boyun eğmeyin, ilkel dürtülerle hareket etmeyin. Çelik gibi sinirleriniz, sağlıklı bedeniniz, güçlü ruh ve zihininiz olsun.
322
views
Sağ Ol Andrew Tate #freetopg
Hayatta bir çok şey öğreneceksiniz. Gezeceksiniz, göreceksiniz, tartışacaksınız, okuyacaksınız, örnek aldığınız insanlar olacak, okuyacaksınız, işe girip batıracaksınız, aldatılacaksınız, seveceksiniz.... Her şeyden öğreneceksiniz; hayattan... Öğrendiğiniz her şeyi piramidin blokları olarak düşünün. Yıllarca uğraşacaksınız ve bu blokları üst üste yığacaksınız ama piramid olmayacak. Üst üste, kare şeklinde yığacaksınız. 2 yıl, 5 yıl, 10 yıl... Sonra bir olay yaşacaksınız, bir kitap okuyacaksınız, birisiyle tanışacaksınız ve öğrendiğiniz bilgileri nasıl kullanacağınızı, blokları nasıl doğru yığarak piramid şekline getireceğinizi öğreneceksiniz...
Bir insanı ilâh gibi kabul etmeyin. Bir kişi %100 doğru veya %100 yanlış olamaz. Duyduklarınıza inanmayın, gördüklerinizin de yarısına inanın demişler. Dolayısıyla sorgulayın, kendinizi geliştirin. Andrew Tate, milyonlarca kişiye ulaştı, binlerce kişinin hayatını değiştirdi. Spora başladılar, sağlıklı yaşamaya başladılar, maskülen erkek nedir anlamaya başladılar... Batıya dikkat ederseniz savaş, açlık, çatışmalar vs gibi konulardan çok "cinsellik, feminizm (adı altında maskülen erkek düşmanlığı) ve lgbt" kültürünü yayma girişimi var. Bir kasıt ile, bir bilinç ile, bir amaç ile.... Defalarca anlattım, çevirilerini de yaptım.
Şimdi suçlanıyor, içeri alınıyor. Doğru mu? Olabilir, olmaya da bilir. Peki söyledikleri ve üzerimizde bıraktığı etki? Bizi uyandırması? Spora yönlendirmesi? Bunları da bir kalemde atacak mıyız? Televizyonlara, dizilere, fenomen adı verilen yaratıklara baktığımızda örnek alınabilecek insanları görüyor musunuz? Aynı şeyleri tekrarlayan, insanları kalıplaştıran bir yapı içerisindeler ve bu yapıdan olmazsanız tutanamıyorsunuz. İşte, televizyonda, politikada... Her yerde...
Suçlandı, yalan olduğu ortaya çıktı; onlarca büyük medya kuruluşu, yüzlerce fenomen, binlerce kez tekrarlanan mesajlar...
Değişecek, her şey değişecek. Önce kendimizi değiştireceğiz. Sağlıklı, mücadeleci ruha sahip, özgüvenli; sadece bedenen değil, ruh ve zihin konusunda da güçlü olan, kendini geliştiren, bilinçli gençler olacağız.
Andrew Tate dahil, kimseye körü körüne bağlanmayın, bu da ayrı bir mesaj. Fikirlerine, söylediklerine önem verin ama kendi akıl süzgecinizden geçirin.
Hayatımda bir çok idolüm oldu. Cengiz Han, Fatih Sultan Mehmed, Emir Timur, Atatürk, Steve Jobs, Putin, Yılmaz Büyükerşen... Tanıdığım çok önemli insanlar oldu ve bunların hepsi bana katkı sağladı. Herkesden, en sevmediklerinizden ve hatta düşmanlarınızdan dahi öğrenebileceğiniz bir şey varsa sünger gibi çekin. Kendi akıl süzgecinizden geçirin. Sevmeyebilirsiniz, düşmanlık duyabilirsiniz ama bir konuda sizden iyi ise; analiz edin, bu konuda gelişip, onu geçmeye çalışın.
Bize pırıl pırıl gençler gerek. İmkânsız sadece kelimedir. Kafanızda yarattığınız bir kavram. Her şey mümkün.
Andrew Tate sizi uyandırdıysa, bu konuda da biraz olsun katkım varsa ne mutlu bana. Andrew Tate tutuklanabilir, öldürülebilir. İlk olmayacak. Tarihimizden ve ülkemizden de bir sürü insan öldürüldü. Doğruları yazdığı, söylediği için öldürüldü. BİRİLERİNİN istediği gibi olmadığı için suçlandı, hapse atıldı, susturulmaya çalışıldı, öldürüldü. Andrew Tate böyle biri olmasa bile, sizi biraz olsun uyandırdıysa, bu iyi bir başlangıç. Şimdi Andrew Tate için, kendiniz için; olabilecek en iyi sürümünüz haline gelin. Uğraşın, kendinizi geliştirin.
417
views
Tate'in Kuzeni Andrew Tate ve Hapis Hakkında Konuşuyor - Türkçe Altyazılı
Yılın ilk videosu böyle geldi. Değerli dostlar, hem okuduğum alan hem de yaptığım birtakım işler gereği bunu gördüm ve iş dünyasına girdikçe çok net aldığım bir olay bu. Kahvehane ve rakı sofrası muhabbetlerindeki gibi "dünyayı beş büyük aYile yönetiyoğğ" söylemlerine kızıyorum. Bir bilim olan siyaset bilimini bitirdiğim için kızıyorum. Fakat birtakım elitlerin ve yapılanmaların oluşumlarını görüyorum. Bunu blog üzerinden defalarca yazmıştım. KKTC'deki, Türkiye'deki yurt dışı destekli yapılar, bazı sorunlar... Bunlar nedeniyle soruşturma açıldı, dava açıldı. Avukatım, "ilk defa bu kadar hızlı mahkemeye gidildiğini görüyorum" dedi. Dedim kesin içeri atacaklar. Blog yazarken tehditler, bilmem hangi partinin (tahmin ederseniz), bilmem ne başkanlığından da tehdit aldım. Ben sert konuşurum ve bu yüzden iktidardan da muhalefet partilerinden de tehditler aldım. Ben doğruya doğru derim.
Bu elitlerin, bazı grupların, yurt dışı destekli yapılanmaların devlet içerisinde nasıl öbeklendiğini; medyayı nasıl kontrol ettiğini de defalarca gördük. Hattâ Ergenekon ve Balyoz gibi nice davada da şanlı Türk ordusu ve komutanlarına yapılanları gördük.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de suçlama varsa ve hapse atılıyorsan, en yakınlarında dahi "kesin suçlu" bakış açısına maruz kalıyorsunuz. Ve suçlu olup olmadığınıza bakmaksızın sizi içeri atabiliyorlar. Örneğin FETÖ'cü muhabbetleri çıkınca, ateist bir tanıdığım vardı ki bu işlerle hiç ilgisi olmazdı. Fakat devlet üniversitesinde çok dişli biriydi. İstenilen rapor verilmedi, davalar vs... Sürekli uğraştılar. TÜBİTAK gibi yanlış hatırlamıyorsam 12 kurumun verdiği raporun aynısını vermesine rağmen, FETÖ'cü diye içeri attılar. Yıllarca uğraştı. Çıktı, beraat etti. Aklandı. Fakat yıllar içerisinde eşinden ayrıldı, etrafı uzaklaştı. Yapılan şey budur ve bana şunu demişti, "Emre terörist ol, dağda kurşun sık, ama FETÖ'den içeri girme; teröriste bile daha iyi muamele ediyorlar" demişti. Karakolda yerlerde yatmış, sayı fazla. Kaşarlı ekmek yedik diyor. İçeri girdi çıktı, girdi çıktı... Tamamen psikolojisine oynadılar.
İşte bu tür durumları defalarca gördük ve yaşanılan şeyler dünyada olduğu gibi Türkiye'de de böyledir. Eğer birileri senden hoşlanmazsa böyle olur. Araba sohbetleri 3/3'te söyledim size, anlattım; bu ülkede cemaatten, mason, yurt dışı bağlantılı STK'lar ve hatta terör sempatizanı olsanız bile devlette birilerini bulup işinizi yaptırırsınız. Fakat Atatürkçü ve vatanseverseniz (üzerinde bir de CHP'nin Atatürkçülükten çıktığını düşünüyorsanız), kesinlikle öksüzsünüz. Kiminiz, kimseniz kalmaz! Devlet, yapılanma ve ülke içindeki durum tamamen bundan ibaret.
Bu yüzden bölüşmeye, farklılıklar yüzünden birbirinizi yemeye son verin diyorum. İstedikleri bu. Sizler birey olarak güçleneceksiniz. Kendinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın, neye inanırsanız inanın! Siz farklı partiler, farklı inançlar, farklı yaşamları seçerken; aslında istedikleri gibi yönetiliyorsunuz. Çeşitli temel gruplara ayrıldınız ve ünlüler, fenomenler, partiler, medyalar üzerinden sizi güdüyorlar. Siz farklı olduğunuzu düşünüyorsunuz, oysa istedikleri gibi yaşıyorsunuz. Tüketim kültürüne gelmiş, feminenleşmiş, savaşçı ruhunu kaybetmiş, borçlanmış yığınlar...
Bu yüzden Andrew Tate gibiler özel. Binlerce, milyonlarca insana dokundu ve herkesin hayatını değiştirdi, farklı bir bakış açısını sundu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İnsan kaçakçısı diyorlar, kanıt yok. Tecavüz etti diyorlar, kadın çıkıp "bu bizim yatak eğlencemiz" diyor. Defalarca üzerine gittiler. Neler neler dediler. Tamamen ana akım medya ve erkekleri maskülenlikten çıkartan bazı oluşumların Andrew Tate düşmanlığı...
Ne yazık ki bazı gruplara baktığınızda birbirine karşıt, düşman olarak görüyorsunuz. Partiler de böyle. Oysa olay hiç de öyle değil, siz öyle olduğunu düşünüyorsunuz fakat gerçekten içlerine girdiğinizde; aslında hepsi belirli şeylere hizmet eden ve farklı büyük kitleleri, bir amaçla sömüren oluşumlar.
Bu yüzden önce sağlıklı beden, sonra sağlıklı zihin ve psikoloji! Kendinizi geliştireceksiniz, inşa edeceksiniz! En iyi sürümünüz haline geleceksiniz. Ancak böyle kurtulacağız. Güvenli çemberinizden çıkın, konfol alanınızı terk edin. Acı çekin! Böylece gelişeceksiniz..
Ana akım, ünlüler, fenomenler... Hiçbirine güvenmeyin. Sorgulayın. Kendinizi geliştirin, ufkunuzu açın.
Yeterince uyuyamadığınız, çok çalıştığınız gün sonunda 1 saat spora gitmek istemiyorsunuz değil mi? GİDECEKSİN! Sporuna gideceksin, sporunu yapacaksın. Tam verimle olmasa da yapacaksın! Sağlıklı besleneceksin! Maddi meseleleri öğreneceksin, kimseye eyvallah etmeyeceksin. Kendini geliştireceksin. Yemek, cinsellik vb ilkel dürtülerle hareket etmeyeceksin!
Spor yapacaksın,
Savunma sporu öğreneceksin,
Sağlıklı yiyecekler yiyeceksin,
Bol su içeceksin,
Düzenli hayatın olacak, zamanında yatıp kalkacaksın,
Kitap okuyacaksın,
Yeni insanlarla tanışacaksın,
Bırak duyduklarını, gözünle gördüklerinin bile doğruluğunu sorgulayacaksın!
Zehir gibi gençlik gerek!
500
views
Andrew Tate Kadın Dövüyor İddiasına Cevap (Kadının Mesajı da Var) - Türkçe Altyazılı
Bana çok mesaj geliyor, bazılarını yorum altında da göreceksiniz, "Andrew Tate'in kadın dövme videosu hakkında ne düşünüyorsunuz?". Andrew Tate'in kadını dövdüğünden o kadar eminler. Reddit'te paylaşılmış, gazete paylaşmış. Nasıl doğru olmaz ki? Peki doğru mu? Bilmiyorum, bana sormayın, kendiniz, kendi aklınızı kullanarak sonuca ulaşın. Eğer kadınların, ilişkide "dominasyonu" sevdiğini bilmiyorsanız zaten burada pek bir şey anlatmayacağım. Bu uç mu? Kimine göre uçtur kimine göre değil. İnsanların farklı düşünceleri, fantazileri vardır. Yazacak çok şey var ancak herkesin özel hayatı ve kişisel düşüncesi olduğu için es geçiyorum.
305
views
1
comment
Zülfü Livaneli - Henry Kissinger Ülkeler Neden 3'e Bölünüyor?
Youtube daha önce kaldırmıştı! Yine ekliyorum, Rumble'a da ekliyorum. Açıklamayı özenle okumanızı rica ederim:
Henry Kissinger, diplomasinin babası gibi görülür. Derslerimizde, diplomasi alanında incelenir. Kriz kitabı, uluslararası ilişkiler disiplinleri okuyan ve merak edenler için önerimdir. Amerika'nın Dışişleri Bakanlığını falan yaptı ama özel temsilcidir. Bir çok kriz ve konuda görev alır. Önemli birisi.
Burada daha önemli olan başka bir şey var. Tarihimize sahip çıkmak ile ilgili. 16 yaşımda politik kitaplara merak salmıştım. Uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi bölümünü bitirdim. Bir gün uluslararası hukuk profesörüm (ki kendisi alanında çok uzmandır, Kıbrıs müzakerelerinde Türk tarafını temsil etti, Dışişleri Bakanı oldu, Başbakan yardımcısı oldu, saygı duyarım), derste "Montevideo Convention", 1933'te alınan ve uluslararası ilişkilere "ülke için aranan 4 kriteri" bana anlatmıştı.
1. kalıcı nüfus
2. sınırlanmış/belirlenmiş toprak
3. hükûmet
4. diğer ülkelerle ilişki kurabilme yetisi
Türk tarihine yakın olduğum için birden kafamda okuduğum bir yazı canlandı, 1300 yıl önce bize Orhun Yazıtları diye bildiğimiz, Bilge Kağan yazıtlarından bize bırakılan miras!
735'te şöyle diyor, Türklerin egemenlik anlayışında 4 ilke:
1. Millet (budun)
2. Devlet (il)
3. Toprak (yer)
4. Kağan
yani millet, devlet, vatan ve lider. Peki biz 735 yılında yazılan bu değerleri nasıl olur da dünyaya anlatamadık? Neden Bilge Kağan yazıtlarından değil de Montevideo Convention'dan bu çıktı? Çünkü tarihimizi bilmiyorduk, Türk olduğumuzu bilmiyorduk. Orhun Yazıtlarını keşfeden, Türk olduğunu bulan bile Türk değildi.
Bölümde benim en tartıştığım konulardan birisi buydu. Batılı yazarlar tarafndan yazılmış kitaplarla eğitim görüyor, batılı bakış açısı ediniyor (siz iyi olarak görebilirsiniz ama değil); dünyanın geri kalanını yok sayıyorduk. Oysa biz böyle bir coğrafyada değiliz. Rusya'yı, İran'ı, Mısır'ı, İsrail'i, Türkî Cumhuriyetleri de Avrupa kadar iyi bilmemiz, anlamamız, ne düşündüklerini takip etmemiz gerek. Biz bir köprüyüz. Bazen bizi Avrupalı, bazen MENA denilen Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgesinde gösteriyorlar ve kızıyoruz. Kızmayın; ikisi de doğru. Kültürümüzle, tarihimizce, coğrafyamızla biz bir geçiş bölgesiyiz.
Selçuklu tam bir Türk kültürüyle kuruldu. Osmanlı da Türk kültürüyle kuruldu. Fakat Farsileştiği ve Araplaştığını göreceksiniz. İsimlerden göreceksiniz en basitinden. Atatürk'e kadar, milletimiz yüzlerce yıl Türklüğünün tam bilincini kavrayamadı. Türk olduğumuzu, Türklüğü, Cumhuriyet ilânından sonra Türklük bilinci arttı. Bunu asla unutmayınız.
Diğer bir sorun da gönüllü sömürgelik... Maalesef Asya'dakiler Çinlileşme tehdidinden kaçtı. Bu topraklara geldik fakat gönüllü olarak geçmişte Arap ve Fars kültürünü ya da şu an olduğu gibi Arap ve Amerikan kültürünü benimsedik. Müşterilerinin %99'u Türk olan lokantada chiken wrap yazıyor. Tanıtılara (tabela) bir bakın; "shoe store, bag store, burger house, coffee palace"... Sanki İngiliz sömürgesiyiz!
Maalesef akademisyenlerde de bunu görmekteyiz. Akademisyenlerin çoğu, kendi tarihini araştırmak, kendi tarihini irdelemek ve bunları bilimsel temellerde öğrencilere aktarmak yerine; sanki İngiltere'deymiş gibi araştırmalar yapıyor. Bunları yaptıkça da ne Orhun Yazıtları keşfedilir ne de Türklük, başarılı bir zemine oturtulur.
Videoda göreceğiniz üzere, dünyanın en ileri gelenlerinden birisi, bir ekip ile Osmanlının bu coğrafyayı nasıl yönettiğini araştırıp, BİLİMSEL BİR METOT ile yine bir BİLİM olan siyaset bilimiyle analiz etmemiş, aynı zamanda ABD'nin dış politikası haline getirmiş ve Suriye, Irak, Libya başta olmak üzere bir çok yerde de uygulamış!
"5 büyük ayile" falan şeklinde komplo teorileri anlatmaya gerek yok dostlar, gördüğünüz gibi her şey gözümüzün önünde, alenen ve çatır çatır gerçekleşiyor. Bunu durdurmak için sağlam bedeniniz olacak, disiplininiz olacak, MİLLÎ BİLİNCİNİZ olacak. Dilinize, tarihinize, kültürünüze sahip çıkacaksınız. Üniversiteye de gidince, kendi tarihinizi ve kültürünüzü araştıracak; sömürge tarzı bir bakış açısıyla Avrupalı gibi davranmak yerine Avrupalıların geliştirmiş olduğu yöntemleri daha da geliştrerek kendi tarihinize uygulayacaksınız.
Batılı olmak, Avrupalı gibi davranmak... Hep olumlu değil mi kafanızda? Eğer Türk kültürünün ve tarihinin farkında değilseniz; size Avrupa'dan kavram satarlar. Eğer siz MÖ 8'inci Yüzyılda boy yöneten Tomris Hatun'u bilmezseniz, Kabac Hatun'u bilmezseniz; Türk kadınlarının Türkistan coğrafyasında nasıl yaşadığını bilmezseniz, erkeklere diz çöktürecek sözümona feminizm hareketlerini size eşitlik, özgürlük, adalet diye yedirirler.
Gençler!
Tarihinize, kültürünüze, dilinize sahip çıkın. İslâm adı altında Araplaşmak ya da medeniyet adı altında Amerikanlaşmak; gönüllü sömürge haline gelmek çözüm değil. Tarihte Hunların, Göktürklerin yaşadıklarını hâlâ yaşıyoruz. Demek ki hiç ders çıkartmıyoruz.
50 dakikalık animasyonlardan tarihinizi öğrenin.
428
views
Andrew Tate Kız Tavlamada Akıl Hocalığı Yapıyor - Türkçe Altyazı
Bu gerçekten altın değerinde video. Belki genç arkadaşların anlaması için nedenini anlatmalıyım.
11 yaşında, 2001'de bilgisayar alındı. Evde bilgisayar var ama internete direkt bağanamıyorsun, çevirmeli ağ var, fiyatlar ateş pahası. Günde 20-30 dk girersen giriyorsun. Sohbet kanalları var, mail listeleri var. Sınırlı. Buralarda hackerlık vs var ancak bir de kadınlar üzerine bilimsel araştırmalardan yola çıkıp yeni teknikler geliştirenler var. Bilgiye ulaşmak çok zor. Neil Strauss'un Oyun adlı kitabı bile 2008'lerden sonra hatta 2010'dan sonra Türkiye'de popüler oldu. Dolayısıyla Youtube'da böyle bir video bulmak... Muazzam bir şey.
Yani öğreneceğiniz çok şey var. Andrew Tate'in "güçlü yanlarından yola çık" demesi, çocuk çekinik kaldığı ve başaramadığı için "kıskandırma ve rekabet "taktiğini kullanması (ve başarılı olması), Andrew'in kızla konuşmaları... Öğrenecek o kadar çok şey var ki! Ben 15 yaşındayken ancak kitap bulabiliyordum. Şimdi ise Mystery Method'tan Andrew Tate'in eğitimlerine her şey var. Sınırsız bir içerik var, binlerce kişiden, milyonlarca şey öğrenebilirsiniz. Sadece odaklanmanız gerek. Ayrıca evet, İngilizce öğrenmeniz gerek!
Bu video eşsiz bir video. Çok değerli bir video arkadaşlar. Değerini bilin. İndirin, defalarca izleyin; Andrew'in neyi neden yaptığını bilin. Neil Strauss-Oyun kitabını, Robert Greene'in Baştan Çıkarma Sanatı kitaplarını alın. Ahmet Şerif İzgören'in Dikkat Vücudunuz Konuşuyor kitabını alın. Bunlar çok kıymetli şeyler.
Ben izlerken çok güldüm. 11 yaşımda bilgisayarda programlama öğrenmek, beni çok asosyal yapmıştı. 16 yaşından itibaren kırmaya çalıştım; üniversite, PUA, dans kulübü vs çok yardımcı oldu. Bu yüzden çocuğu da anlıyorum ancak Andrew'i de anlıyorum. Dolayısıyla geliştiğinizi görmek, neyin neden yapıldığını bilmek muazzam.
Keşke erkekler, gerçek erkek olsa ve erkek çocuklarına bunları ufak yaşlarda öğretseler. Erkek çocukları özgüvenli, kendinden emin, ne yaptığını bilen, sağlam çocuklar olarak yetişse. Böylece her şey daha güzel olacak. Fakat mevcut sistem, Andrew gibileri de Clix gibi yapmak istiyor. Aman dikkat.
465
views
2
comments
Jordan Peterson, Takım Elbise Üzerine- Türkçe Altyazılı
Andrew ve Tristan'ın, Ethan hakkında konuşmalarında Tristan, tam bir Amerikalı, Amerikalı gibi giyniyor dedi. Koca paçalı şortu, şişman, saçma şapkası.... Sonra aklımda bir şimşek çaktı, bazı şeyler yıllarca birikir, üst üste gelir ve sonunda birinin sözcü, bir olay bütün her şeyi yerine oturtur ya öyle; Steve Jobs'un kitabında Türkiye geçiyor, yatla tatile geliyorlar ve buradaki gençlere bakın hepsinde kot pantolonu var, dünyanın diğer ülkelerindeki gençlerden farkı yok diyor. Ürün falan satmak üzerineydi sanırım uzun süre geçti. Fakat doğru... Gençlerimiz Amerikan kültürünü gönüllü kabul edip, gönüllü sömürge haline geldi. Kızamıyorum çünkü hepimiz böyle olmadık mı? Dar paçalar, ovırsayz saçmalıkları...
Moğolistan, Kazakistan, Özbekistan vs gibi yerlerdeki gezginleri izliyorum; mis gibi doğal yemekler, bir porsiyonda 400 gram et olan şişer, kımız, kefir... Her şey var ama çocuklar yemekte ne yiyor? COCA COLA! Rusya'dan bazı yapımları izliyorum, ünlüler aynı Amerikalı gibi giyniyor...
Bütün dünya, Amerikanlaşmış durumda. Amerikan kültürü her yere baskın şekilde girdi. Çizgi filmlerle, filmlerle, müziklerle, youtuber'larıyla (saçma sapan işler yapan)... Olayı bilirsiniz, Türkiye'ye pizzacı açılıyor ama bizde mis gibi sulu yemekler var (gerçekten köklü ve sağlıklı bir yemek kültürümüz var), daha sonra kimse pizza yemiyor. Evde yiyorlar. Ülkeye hangi çizgi film geliyor? Ninja ninja ninja Törtılss... Ve Ninja Kaplumbağa çizgifilminden sonra çocuklar ailesine pizzacıya gitmek istediğini söylüyor. Kaldı ki ben de küçükken pizzaya önerirdim. İşte böyle böyle kültür değişir. Yumuşak güç.
**
Her zaman köylülerin şık olduklarından bahsederdim. Takım elbise (içinde cepken yani yelek var), kafada şapka... Yün veya doğal kumaştan takım. Belki son moda değil, kesinlikle pahallı da değil ancak temiz ve şık! Sabah çalıştıktan sonra, duş alıp, takım elbise giyip, köy kahvesine böyle gidiyorlar. Yüz yıllar boyunca Anadolu'da köylülere kötü gözle bakıldı. Şiirlere bakın, sözlere bakın. Atatürk bu yüzden "köylü milletin efendisidir" dedi. Hem köylülerin önemini biliyor hem de Türk köylüsüne hak ettikleri değeri veriyordu. Aradan onlarca yıl geçti, köylüler hâlâ Atatürk'e yaraşır şıklıkta giyniyorlar. Sonra bize bakıyorum, kıçımıza eşofman geçirip okula gidiyorduk! Ben çok gitmedim, genelde gömlekte giyerdim ama bir gün hocanın, bir genci kovduğunu gördüm. Şıpıdık parmak arası terlik, altında şort, yeni kalkmış, yüzünü yıkamamış, saç falan dağınık, üzerinde eşofman üstü... Rezil bir hâlde.... Böyle gelinmez diye gururunu kırmadan, usulca kovdu. Yani böyle gelmek de hoş değil ya da düğüne gider gibi gösteriş ve zenginlik göstermek için gelmek de hoş değil.
Şu anda öğretmenlere, memurlara bakıyoruz, onlar bile gerçekten çok vasat giyniyor. Evet pahalı olmasını geçtim ama gerçekten durumları yok mu? Bakın yoksul olup, çok şık giynenler var. Annem güzel giyinir ve herkes pahalı zanneder ama LC Waikiki'dir. Evet o bile pahalı oldu ama şık giyinmek için paradan çok daha fazlasına ihtiyacınız var. Tişört, kot, spor ayakkabıyı herkes giyer. Fakat takım, takımı da geçtim şık giyinmek için; görgünüz, kültürünüz, bilinciniz olmalı. Bu da zaman içinde, giyinerek, uğraşarak kazanılacak bir şey. Dolayısıyla bir yerden başlamalıyız. Ve memurlara, devlet görevlilerine de çeşitli anlaşmalar ile bu imkânları sunmalıyız! Neyse bu da başka bir konu.
**
Şahsen ben gömlek giymeyi tercih ediyorum. Seviyorum. Üniversitede bir kız bana, "ütülü gömlekle geliyordun, çok dikkatimizi çekiyordu" demişti. Kumaş pantolonu seviyorum, ütülü gömleyi seviyorum, cepken giymeyi de severim bol bol giyerim. İş nedeniyle de milletin kejuıl (casual) dediği tipte giyinmek zorunda kalıyoruz ama yeterince şık değil, rahat etmeyi severim. Askerde bota alıştım, kargo pantolona da alıştım. Fakat bir şeyleri değiştirmek için belki buralardan başalamak gerek.
Amerikan kültürüne, anlayışına, Amerikanlılaşmaya karşıyız. Peki neden öyle giyiniyoruz? Ucuz diye mi? Kısmen evet, rahat diye mi? Evet. Belki Peterson'ın dediği gibi bir nevi başkaldırı. Fakat herkes aynı... Moda diyoruz, herkes aynı giyiniyor. Bundan sıkılmadık mı?
Tabii ki kişisel tercihler ama öz sorgulama yaptım. Başkalarının zevklerine karışamam.
Esen kalın.
222
views
1
comment
Andrew ve Tristan Tate, Elemanı Dağıtıyor, Ethan Klein - Türkçe Altyaızı
Ethan Klein'in bir kaç videosuna baktım aman Allah'ım, gerçekten moron. Andrew için insan kaçakçısı demiş. İnsan kaçakçısı çok sert bir ifadedir. Andrew Tate'i silmek ve bunu haklı göstermek için tekrarladılar. Kadın düşmanı, insan kaçakçısı falan dediler. Fakat bu tür suçlar, uluslararası şekilde işlem görür. Dolayısıyla (özellikle bu kadar göz önündeyken), nereye giderse gitsin yakalanır. Kaldı ki kızın biri "beni zorla tutuyorlar" dedi ve evindeki tüm bilgisayarlara el konuldu, tüm cihazlara. Hepsi tarandı, hiçbir şey bulunamadı. Dolayısıyla bu, boş bir suçlamadan ibaret.
Yine de eşiyle ilgili yorum? Evet bir yandan hak etmiş diyorum ancak yine de ben kadınlara ve annelere laf söylenmemesi taraftarıyım. Benim yetiştiğim kültür bunu gerektiriyor. Haa iyi laf çakmışlar mı? Evet. Buna karşı Ethan'ın tepkisi var, öyle mal mal konuşmuş. Gerçek bir moron.
**
Burada bir şey dikkatimi çekti, "Amerikalı gibi giyinmesi". Evet, hepimiz böyle olmadık mı? Rusça bir video gördüm sabah ve paylaştım (instagram: emrecetinizleti), "merhaba anne Türkiye'ye taşındım ve onlyfans için çalışmaya başladım, artık iş kadınıyım" diyor. Jürinin biri (erkek demeye çekindiğim erkeğimsi), saçma sapan hareketler yine aoouuuvvv diye bağırıyor, kalkıyor. Giynişine baktım, Amerikalı gibi! Amerikalı ergenizmolar gibi. Sonra şunu düşündüm? Ya ben?
Yarın, Jordan Peterson'ın takım elbise ile ilgili konuşmasının çevirisini yayınlayacağım. Belki sürekli takım elbise giymekten bahsetmiyorum fakat biraz daha klasik ve şık giyinmek?
Üniversitede, Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi simülasyonunda Fransa idim. Böyle simülasyonlar oluyordu ve eski bir oturum, bir konu bulup; o ülkenin duruşunu ve savunmasını, konuşmasını tekrarlıyorduk. Bunun için üniversitede siyah bir takım giyindim, kırmızı bir kravat. Kırtasiyeye gittim ve bir şeylerle ilgilenirken kızın birisi gelip, konuşma açtı. Daha ne denebilir? Barney Stinson gibi :)
Gerçekten de erkeklerin şık olmasının vakti geldi belki de, daha doğrusu bizim bunu fark etmemizin vakti geldi. Kot pantolonlar, saçma sapan dar paça ya da tersine oversayz(!) olsun beki biraz olgunlaşmak ve kendimize çeki düzen vermek gerek.
Köylere bakın, bilmiyorum gittiniz mi, köyleri kasabaları gezin; erkekler köyde takım elbise, şapka, takım elbisenin içinde cepken (yelek) ile geziyor. Fiyatı önemsiz, belki ucuz (ama genelde yün falan, ki siz şehirde bulamazsınız), doğal yani, ter temiz! Şıklar. Yüzlerce yıl köylüler aşağılandı. Atatürk bu yüzden köylü milletin efendisidir dedi, saygı gösterdi. Ve bakıyorsunuz, köylüler şık, hâlâ Atatürk'ün köylüsü gibi giyniyorlar. Ya biz? Amerikanın gençleri...
Pahalı olmak zorunda değil. En son moda olmak zorunda da değil (ki klasik zaten kalıcıdır). Fakat şık, temiz ve erkek gibi giyinmemiz gerek. Benim asıl dikkatimi çeken buydu. Şu anda öğretmenlere, memurlara bakıyoruz, onlar bile aynı Ethan gibi giyniyor. Memurlarımız örnek olmalı. Gerekiyorsa firmalarla bağlantılar, anlaşmalar, her şey düzgün şekilde ilerlemeli. Öğretmenlerimiz örnek olmalı. Bir şeyleri değiştirmeliyiz ve buna kendimizden başlayacağız.
474
views
1
comment
Andrew Tate Eti Brownie ile Milyoner Olmak - Türkçe Altyazılı
Kendi arkadaşlarım da bunu bana atarak, Andrew Tate'in Eti hissesi aldığı, kek toptancılığına giriştiği veya Eti'ye ortak olduğu gibi varsayımlarda bulundular :)
Muhtemelen videoyu izlediyseniz anlamayacaksınız. Fakat kripto ile ilgileniyor. CAKE coin vardı sanırım sonra PancakeSwap mı oldu bir şeyler var tam hatırlamıyorum. Şu an 3 küsür dolar ama anlaşılan 20 dolara çıkmış zamanında.
Şöyle diyor yani: 40 bin dolarımla CAKE aldım, 33 sentten aldım ve şu an 20 dolara çıktı. CAKE'e baktım 4 dolarda falanmış, bir kaç yıl öcne çıkmış olabilir. Kabaca 40 bin dolar yatırdım ve milyoner oldum diyor.
ETİ, Eskişehir (ben de Eskişehirliyim) veya İstanbul borsası ile ilgisi yok yani :) Farklı yollardan para kazanabilirsiniz, zihninizi açın diyor.
Andıç: başlığı biraz yanıltıcı attım çünkü insanlar bu şekilde arıyor :|
354
views
Andrew Tate Berber Sohbeti 10 bin Bitcoin - Türkçe altyazılı
Milyoner ve ünlülerin berberi jbalwaysfresh, Andrew Tate'in saçını(!) kesmek için Dubai'ye gidiyor. Tiktok videosunu çekiyor, traşını ediyor ve günümüz parasıyla (16.12.2022) 16.991 dolar ya da 317.865 Türk lirası değerindeki 10 bin bitcoini Tristan, elemanın hesabına atıyor.
Tabii burada konuşmalarını aktardım ve sonda da ekstradan bir video koydum. Kıssadan hisse var.
**
Dedemin ailesi 93 Harbi'nde Kırım'dan sürülmüş, Romanya'ya geçmişler, sonra Bulgaristan. Orada, Konya'dan (Karamanoğulları dağıtılınca Rumeliye gönderilen tebaa), giden anneannem ile evlenmiş. Türklere zulüm başlayınca (ad değiştirme, eziyet, sosyalizm adı altında tarla ve mallarına el koyma), dedemin akrabaları da işkence görmüş. Türkiye'ye geldiler.
Dedem 8 yaşında çobandı 13 yaşında meslek öğrensin diye köyden, ailesinden kopup, Bulgar bir ailenin odasında kalmaya başlamış (çocukları gibi de sahip çıkmışlar). Berber, ayakkabıcılık derken operacılara falan ayakkabı yapıyormuş. Sonra Türkiye'ye geliyorlar işte. İşçi olarak çalışıyorlar, öğle arasında yemekhanede çıkan yemekleri çocuklara getiriyorlar, kendileri kızarmış ekmek, yağ geçiştiriyor. Böyle böyle bahçeli ev sahibi oluyorlar, çocuklarını okutuyorlar. Daha sonra ben okurken de koli falan yolluyorlardı, şirket açıp çok zor durumda kalkdığımızda da yardım ettiler.
7 yıldır ilaç arge firmamız var. Annem akademisyen, dayım keman öğretmeni, anneannem ve dedem ise işçiydi. Dolayısıyla girişimcilik, ticaret falan anlamayız, bilmeyiz. 7 yıldır ilaç arge firmamız var. Bırakın ticareti, ilaç geliştirme işine girdik (annem yıllarca ilaç firmalarında ARGE'de yöneticilik yaptı, çevresi var, akademik ve bilimsel başarıları var). Önemli işlere imza attı.
Ben liseden sonra şirket kurmak istiyordum. Siri vs'nin yazılı hali olan Tarcanbot'u geliştirmiş, 2007'de şirket kurarak; akıllı arama motoru (yazınca cevap veren, konumu analiz eden, her türlü ihtiyacı karşılayan asistan gibi) yapmak istiyordum. Bizimkiler karşı çıktı, üniversite okumalısın dedi. Bu da başka konu neyse...
**
Gördüğüm, anladığım bir tek şey var; ister politikacı, ister giriişimci, ister akademisyen isterseniz torbacı olun fark etmiyor: ÇEVRE ÇEVRE ÇEVRE... Ne kadar bildiğiniz, ne kadar dürüst olduğunuz, ne kadar ahlâklı olduğunuz; zekânız, kültürünüz, görgünüz, hiçbir şey fark etmiyor! Çevreniz olacak. Çevre!
House of Cards'da Frank Underwood'un dediği gibi, olay güce yakın olmak. Tabii bunu ahlâklı ve dürüst şekilde yapmaya çalıştığımız için çok acı çekiyoruz, o da ayrı.
Girişimcilik, masaın 4 ayağı gibi:
1. Çevre
2. Para
3. Deneyim
4. Bilgi
Bu 4 tanesi olursa, her şey tıkır tıkır işler. Bir tanesi olmazsa, 3 ayakla iyi kötü olur ama zor olur. 2 tanesi olmazsa olmaz. Yani bir şeye girişecekseniz; bilginizin ve deneyiminizin olduğu, çevre kurduğunuz işe girişin. Ya da paranız olacak, bunlardan bir tanesi olmasa da bir şekilde ilerlersiniz.
Fakat zaman geçtikçe, insanlar sizi ve dürüstlüğünüzü gördükçe; 2-3 yılda rüşvet, ahlâksızlık vs ile para kazanan insanların nasıl patladığını, bu sırada 7 yıl, 10 yıldır uğraşarak gıdım gıdım büyüyerek gittiğiniz yolda güven kazandığınızı göreceksiniz. Bunun sonucunda paranın açamayacağı müthiş kapılardan geçeceksiniz.
Çevre, güçlü dostlarınız olması, güvenilir olmanız çok önemli. Fakat gençsiniz. Nasıl olacak? İşte burada kendinize yatırım yapacaksınız. Birden, berber gibi ya da fotoğrafçı çocuk gibi başarılı insanların ve parası olan insanların yakınında olup; öğrenip, gelişebilirsiniz. Gördüğünüz üzere üniversiteye gitmiyorlar ama "üniversiteye gitmeyerek zengin olunmuyor". Bunu da unutmayın. Burada olay, eşek gibi çalışmak. Zengin ve başarılı insanlardan öğrenebileceğiniz her şeyi öğrenmek.
Yine de bunları yapanlar 20 yaşında başarılı ve zengin oluyor mu? Belki evet belki hayır. Fakat dikkat ettiyseniz yetenekten bahsetmedim. Yeteneği olup kullanabilen ve birden başarılı ve zengin olanlar olduğu gibi, yeteneği ve imkânı olmasına rağmen tembellik edip, adım atamayanlar var. Ya da yeteneği olmamasına rağmen, yeteneklilerden daha fazla çalışarak onları geçenler var.
Güzel bir söz:
Yetenek sizi ortalamanın üzerine çıkartır. Sıkı çalışmak ise, yetenekli insanların üzerine...
Dolayısıyla 15,16, 20, 25 yaşlarındaysanız; hiçbir şey için geç değil. Bu kadar uğraşırken maddi konulara bakış açım 30 yaşından sonra değişti. Tabii birden değişmiyor, 20'li yaşlarda okuduklarım, öğrendiklerim damla damla birikiyor. Sonra bardağı taşıran son damla gibi; bir şey okuyorsun, izliyorsun, görüyorsun veya birisiyle tanışıyorsun ve yıllarca okuyup, uğraştığın her şey doğru bir şekilde eşleşiyor ve bakış açın değişiyor.
Dolayısıyla çevre kuracağınız etkinlikler, fuarlar, kongreler, faaliyetler, hobilere yönelin. Kitaplarla, videolarla, konuşmalarla kendinizi geliştirin. Başarılı insanların yanında bulunmaya çalışın ve o insanları darlamadan, neler yapabileceğinizi sorun. Ücretsiz çalışmak için uğraşın. Ne öğrenirseniz kâr. Gölge öğrenci olun. Biyografileri okuyun (ben bayılırım, çok büyük dersler var).
20 yaşına kadar, 25 yaşına kadar çuvallamış olabilirsiniz. Fakat kendinize yatırım yapın. Belki 3-5 yılda değil ama 8 yılda, 10 yılda geldiğiniz nokta bambaşka olacaktır. Fit, özgüvenli, ruh ve zihin sağlığı iyi olan (dolayısıyla psikolojisi), belki zengin değil ama girişimlerde bulunmuş ve deneyim kazanmış biri olacaksınız. Er ya da geç maddi durumunuz iyi olacak.
Andrew'in dediği gibi; başarılı ve zengin olmayı, iyi bir hayata sahip olmayı, sıkı bir çevreniz olmasını istediğinizi söylüyor musunuz yoksa gerçekten istiyor musunuz? Eğer gerçekten istiyorsan:
1. spor yapıyor musun?
2. sağlıklı ve dengeli besleniyor musun?
3. en az 2,5-3 litre su içiyor musun?
4. abur cuburdan ve hazır yemekten (fast food) uzak duruyor musun?
5. savunma sporuna gidiyor musun?
6. retorik, hitabet, ikna, temel finans (bilanço vs okuyacak) kursları satın aldın veya bu konuda kitaplar okuyor musun? (Babil'in En Zengin Adamı ve Zengin Baba Yoksul Baba iyi bir başlangıç)
7. kendini geliştirecek ve çevre edinecek hobilere başladın mı?
8. instagram, tiktok'ta saçma sapan videolar izlemeyi sonlandırdın ve televizyon izlemeyi bitirdin mi?
9. yetişkin içeriklerini izlemeyi bıraktın mı?
Yapacak çok şey var ancak aylardır "yapacağım, bakacağım, düşünüyor, başlayacağım, yıl başı gelsin, Nisan gelsin, güneş açsın, rüzgar essin" şeklinde bahanelerle spora ve yediklerine dikkat etmeye bile başlayamadın mı?
Ya şimdi ya hiç. Ya başarılı olacaksın ya da başarılı olacağını düşündüğün ama tembelliğin yüzünden hiçbir şey başaramadığın ve bu yüzden bunalıma girdiğin bir hayat yaşayacaksın. Karar senin.
Ya yarın spora başlar, diyete başlar, odanı toplar, hayatını yoluna koyarsın ya da yarın diye diye anlamadan 40 yaşında, borç içinde, sağlıksız, göbekli, her adımından pişmanlık duyan, gözü yükseklerde olan ama asla adım atmamız birisi olarak hayatına devam edersin. Zaman hızlı geçiyor.
Hemen başlamalı ama gazla ve yoğun değil; disiplinle, sakin, uzun süreçli olarak bunları devam ettirmelisin. 2 hafta her gün spora başlayıp, her gün 4 saat kitap okuyan, 2 hafta sonra haftada 1 giden ve kitap okumaktan sıkılan insanlar haline gelmeyin. Önemli olan yoğunluk değil, uzun süreçtir. Sproda da, başarıda da böyledir.
Haydi gençler, hayatınızı değiştirin.
432
views