Mustafa Kemal ATATURK ve Din hakkında bazı söylemleri

1 year ago
113

- Cahillik en büyük düşmandır. Birileri insanları araştırmaktan hatta ve hatta KURAN!ı anladığın lisandan okuma günaha girersin mantığı ile uzaklaştırmış ve beyni uyuşmuş bu insanlar şuan kendini milliyetci ve dindar sanarak veya gözükerek değerlerimize saldırıyor.

Adını duydumu cinnet geçiren bu vakalar ATAMIZIN ne dediklerin ne tavsiye ettikleri hakkında da gram bilgisi olmayan vakalar. O'nun şu sözlerindende haberi yoktur

Atatürk, Zağnos Paşa Cami Hutbesin de cemaata şöyle seslenmiştir:

“ Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.

İnsanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla,
mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere
uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.

devamında

Bizi yanlış yola yönelten soysuz kimseler bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler,
saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir.

Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz...
Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din niteliği altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
Onlar her türlü hareketi dinle karıştırırlar.

Halbuki, Allah'a şükürler olsun hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız;

artık bizim, dinin gereklerini öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına gereksinmemiz yoktur.
Analarımızın, babalarımızın kucaklarında verdikleri dersler bile, bize dinimizin esaslarını anlatmaya yeterlidir.
1923 (Atatürk'ün S.D.II, s. 12

ve

"Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum.
Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum.
Bilince aykırı, ilerlemeye mâni hiçbir şey içermiyor.

Halbuki Türkiye’ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, sun’i, bâtıl itikatlardan ibaret bir din daha vardır.

Fakat bu konuda yeterli bilgisi olmayanlar, bu âcizler sırası gelince, aydınlanacaklardır. Onlar ışığa yaklaşamazlarsa, kendilerini yitirmiş ve mahkûm etmişler demektir; onları kurtaracağız."

ve hatta

Her şeyden önce şunu en basit bir dini gerçek olarak bilelim ki, bizim dinimizde özel bir sınıf yoktur. Ruhbaniyeti reddeden bu din, tekelciliği kabul etmez.
Örneğin bilginler, mutlaka aydınlatma görevi bilginlere ait olmadıktan başka dinimiz de bunu kesinlikle yasaklar.

O halde biz diyemeyiz ki, bizde özel bir sınıf vardır. Diğerleri dinen aydınlatma hakkından mahrumdur.

Böyle kabul edersek kabahat bizde, bizim bilgisizliğimizdedir. Hoca olmak için, yani dini gerçekleri halka, telkin etmek için, mutlaka ilmi elbise şart değildir.

Bizim yüce dinimiz her erkek ve kadın Müslümana toplum araştırmasını farz kılıyor ve bunlar toplumu aydınlatma ile sorumludur.

Efendiler! Bir fikri daha düzeltmek isterim. Milletimizin içinde gerçek âlimler, âlimlerimiz içinde milletimizin halkıyla övünebileceği bilginler vardır.

Fakat bunlara karşı ilmi elbise altında ilmin gerçeğinden uzak, gereği kadar öğrenim görememiş, ilim yolunda gereği kadar ilerleyememiş hoca kıyafetli cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız.

Hâkimiyeti Milliye, 26.3.1923

Loading comments...