12Ummah-Trk

Sahte bir videoda Katar Emiri'nin Hintli Müslümanları İsrail-Filistin meselesine müdahale etmemeleri yönünde uyardığı görüldü. Yapılan gerçeklik kontrolünde videonun 2017 yılına ait olduğu ortaya çıktı ve asılsız video böylece çürütüldü. Modi yönetimindeki Hindistan, yalan haberlerle beslenen Müslüman karşıtı duyguların yükselişine tanık oldu. Adaletiyle bilinen Katar, özür talep ederek ve Filistin'i destekleyerek zorluklarla karşılaştı. Hindutva, Katar'ın Müslüman dünyasındaki olumlu imajını lekelemeye çalışıyor.

Hollanda'daki son seçim sonuçlarinda Müslüman karşıtı politikacı Geert Wilders'in çoğunluğu elde etmesiyle Avrupa'da sağ popülizmin yükselişi gözler önüne serildi. Wilders'in partisi Özgürlük Partisi (PVV) oyların %23.5'ini alarak Hollanda Parlamentosu'nda birinci parti oldu. Wilders'in ideolojisi, İslami okulların ve camilerin kapatılması, Kuran'ın ve başörtüsünün yasaklanması gibi İslam karşıtı fikirlerle dikkat çekiyor. Bu radikalist İslam karşıtı liderler, Fransa, İtalya, Hindistan, Brezilya, Macaristan, Avustralya ve İsrail'de ortaya çıkan benzer figürlerle birlikte küresel bir fenomenin parçasıdır. Bu liderlerin göç, milliyetçilik ve dini kimlik gibi konular üzerindeki daha geniş etkisi, küresel siyasi manzarayı yeniden şekillendirmekte ve Avrupa siyasetindeki ciddi bir eğilimi yansıtmaktadır.

Yogi Adityanath liderliğindeki Uttar Pradesh'in helal sertifikasını yasaklaması tartışmalara yol açtı. Bir FIR, kuruluşları terör finansmanı iddialarıyla ilişkilendiriyor. Muhalifler Müslüman toplum için ekonomik ve sosyal sonuçlardan korkuyor. Yasağın ticaret üzerindeki potansiyel etkisi ve inanç özgürlüğünün hassas dengesi tartışma konusu oldu. Tartışma, kültürel ve ekonomik karmaşıklıklarla dolu hükümet kararlarına ilişkin soruları gündeme getiriyor.

İsrail karşıtı küresel protestolara rağmen Modi hükümeti Hindistan'da Filistin taraftarlarına yönelik baskılarını yoğunlaştırdı. WhatsApp durumu nedeniyle bir öğrencinin de aralarında bulunduğu son tutuklamalar, yönetimin sert yaklaşımını gözler önüne seriyor. Hindistan'dan gelen görüntüler, Hintli Müslümanlar arasındaki büyük duyarlılığın polis müdahalesiyle karşılaştığını ortaya koyuyor ve ifade özgürlüğüne ilişkin endişeleri artırıyor. Artan uluslararası tepkiler karşısında hükümetin tutumu hala değişmedi.

Hindistan'ın yeni parlamento binasında yaşanan şok edici bir olayda, Müslüman bir milletvekili canlı bir oturum sırasında aşağılayıcı hakaretlerle sözlü tacize uğrayarak üzücü bir ilke imza attı. Hindistan Müslüman Siyasi Konseyi Başkanı Dr. Taleem Rhamni olayı "sözlü linç" olarak kınadı. Omer Abdullah ise Müslümanların terörist olarak yaftalanmasının giderek normal hale geldiğine dikkat çekti. Sudan sebeplerle görevden uzaklaştırılan diğer milletvekillerinin aksine, zanlı Ramesh Bhiduri'nin Hindutva partisine üye olması ve Müslüman karşıtı duruşu nedeniyle herhangi bir yaptırıma maruz kalmaması dikkat çekicidir.

Kısa bir süre önce serbest bırakılan ve çeşitli yasadışı faaliyetlere karıştığı bilinen Punit Karehalli, Müslüman bir sığır nakliyecisi olan Idrees Pasha'yı vahşice öldürmekle suçlanıyordu. Görgü tanıklarının ifadelerine rağmen Punit'in delil yetersizliğinden beraat etmesi, toplumun bazı kesimlerinde Müslümanlara karşı rahatsız edici bir önyargı olduğunu göstermektedir.

Hint medyasının söylemleri, Arap ülkelerindeki Hindu gurbetçileri İslam karşıtı söylemlerde bulunmaya teşvik ediyor. 2019'dan bu yana Körfez ülkelerinde bu türden yaklaşık 58 vaka rapor edilmiştir. Bu endişe verici eğilim, medyanın gurbetçiler ve ev sahibi ülkeleriyle etkileşimleri üzerindeki etkisine dair endişeleri artırıyor.

Hindutva ideolojisi, etnik soykırıma dair yanlış ve tehlikeli bir ideoloji olarak eleştirilmektedir. Başbakan Modi'nin ayrıştırıcı kariyeri, Müslümanlara karşı şiddete karıştığı iddia edilen yirmi yılı kapsamaktadır. Hindistan'da hükümetin en üst kademelerinde Müslüman karşıtı söylemler korku ve şiddet yaratmıştır. Muhalifler Müslümanlara yönelik düşmanlığın kendi kendine zarar verdiğini ve Hindistan'ın geleceğinin Müslüman dünyası ile dostane ilişkilere bağlı olduğunu savunmaktadır. Hindistan'daki mevcut olaylar, artan şiddetle birlikte değişime karşı direnci göstermektedir. Hindistan'ın refahı ve istikrarı için Müslüman karşıtı ideolojinin derhal terk edilmesi gerekmektedir.

Aralarında Udhav Thakre, Mahua Moitra ve Satyapal Malik'in de bulunduğu pek çok önde gelen isim, Hindutva grupları tarafından kışkırtılan Gujarat benzeri ayaklanmaların yeniden yaşanabileceğine dair endişelerini dile getirdiler. Yaşananlar, Hindutva örgütlerinin, özellikle de Modi ve Shah gibi liderlerin, VHP'nin desteğiyle birlikte, Gujarat'takine benzer toplumsal çatışmaları kışkırtma gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Hintli Müslümanların teyakkuzda olmaları hayati önem taşımaktadır. Aksi takdirde binlerce kişinin hayatını kaybetmesi ve yüzlerce Müslüman kadının tecavüze uğraması kaçınılmaz olabilir. Allah dünyadaki tüm Müslümanları korusun.

Cumhurbaşkanı Erdoğan vurucu bir konuşma yaparak İslamofobi ve yabancı düşmanlığının küresel bir tehdit olduğunun altını çizdi ve Müslümanlar ile mültecilere karşı işlenen nefret suçlarını kınadı. Ülkeleri İslamofobi ile mücadele konusunda kararlı politikalar benimsemeye ve mevzuat farklılıklarını derhal ele almaya çağırdı. Erdoğan, dini metinlerin korunmasına yönelik uluslararası çabaları takdir ederken küresel ölçekte inançlar arasında insani değerlerin, insan haklarının ve temel özgürlüklerin savunulmasının önemini vurguladı.

Hindutva radikalleri engelli Müslümanları hedef alırken korkunç bir acımasızlık sergiliyorlar. Bir olayda, zihinsel engelli bir çocuğun savunmasızlığından faydalanılarak, alnına kızgın demirle bir Hindu tanrısının adı damgalandı. JNU'da yaşanan bir başka olayda ise, bedensel engelli Müslüman öğrenci Farooq, ABVP'lilerin acımasız saldırısına maruz kaldı. Vicdanlara sığmayan bu şiddet eylemleri, böylesi bir vahşetin kınanması ve empati ile hoşgörünün teşvik edilmesine duyulan acil ihtiyacı göstermektedir.

RSS, İslâm düşmanı bir Hindistan yaratıyor. Bu çocukların düşünceleri, İslam'ın Hindistan'daki durumunu açıkça ortaya koyuyor. Bugünün masum çocukları, yarının yetişkinleri olacaklar. Hintli Müslümanların gelecek nesilleri çetin bir mücadeleyle karşı karşıya kalacaktır. Müslüman dünyasının sessizliği Hindistan'daki Müslüman soykırımının önünü açmaktadır.

Uttar Pradesh'te Müslüman erkekler polis zulmünden kaçmak için gecelerini ormanda geçiriyorlar (link burada). Benzer bir durum da Haryana'da yaşanmaktadır. Hindutva tarafından organize edilen toplumsal ayaklanmaların ortasında, masum Müslümanlar polisin yarattığı dehşetle yüzleşiyor. Saklanmak ve bitmek bilmeyen polis işkencesinden kaçmak zorunda kalan erkekler ormanlarda sert şartlarla boğuşurken, kadınlar ve çocuklar akrabalarının yanına sığınıyor. Hindutva'nın etkisiyle şiddetlenen siyasi iklim, iş kayıpları ve toplumsal dışlanmayla daha da tehlikeli bir hale gelerek Müslüman toplumu savunmasız ve desteksiz bırakıyor.

Kiswa (Kabe örtüsü) köpek derisinden yapılırak, (estağfirullah) dantel ve altın süslemelerle kaplanır. Şiva, Kâbe'nin altında uyumaktadır ve üçüncü gözü İslam'ı tamamen yok etmeye muktedirdir." İslam düşmanlarının, eğitim sistemi aracılığıyla İslam'a nasıl saldırdıkları konusunda, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları bilgilendirelim. Bu, gelecekte İslam'la savaşacak orduyu inşa etmeye dair daha büyük bir planın parçasıdır

Gücerat'ta bir okulun, X sınıfını %87 ile bitirerek birinci olan Müslüman öğrencisi Arnaz Banu'ya ödülünü vermemesi, tepkilere yol açtı. İnsan hakları aktivisti Salil Tripathi tarafından da kınanan olay, dini ayrımcılıkla ilgili endişeleri arttırdı. Arnaz'ın ailesi; okulun, tören günü Arnaz'ın okula gelmediği iddiasını güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerle yalanladı. Okul, ilk etkinliğin küçük bir kutlama olduğunu ısrarla vurgulayarak 26 Ocak'ta törenin tekrarlanacağını belirtti. Olay, tarafsızlık ve eğitimde eşit muamele taleplerini yeniden gündeme getirdi.

Unacademy'den Karan Sangwan ve ICS Koçluk Merkezi'nden Babita Tyagi adlı iki eğitimci, eğitimli siyasetçi fikrini savundukları için büyük tepkiyle karşılaştılar. Karan, öğrencileri eğitimli adaylara oy vermeye teşvik etmesinden sonra işten çıkarılırken, Babita partizan gündemlere karşı uyarıda bulundu ve kamu eğitiminin zayıflamasından şikâyet etti. Her ikisi de yönetim tarafından baskıya ve tacize uğradı. Her iki vaka da siyasetçilerin eğitim düzeyleri ve yönetimleri hakkında akıllarda soru işaretleri yaratıyor.

Tarihi Jama Camii, İslam tarihini Hindistan'dan silmeyi amaçlayan Hindutva hareketinin tehdidiyle karşı karşıya. Bir Hindutva örgütü olan Akila Bharat Hindu Mahasabha, caminin altında Hindu idollerinin gömülü olduğunu iddia ediyor. Kazı yapılmasını talep eden örgüt, siyasi kazanımlar için tarihi mekanları hedef alan bir kampanyanın parçasıdır. Bu tartışma, Hindistan'da Müslümanların dini yaşantılarına gösterilen tepkilerle beraber değerlendirildiğinde Juma Camiinin korunması için küresel birliğin gerekli olduğu ortaya çıkıyor.

Hindistan'ın Uttar Pradesh eyaletinde yaşlı bir Müslüman çift, oğullarının Hindu bir kızla olan ilişkisi nedeniyle, vahşice dövülerek öldürüldü. Bu korkunç olay, Müslüman toplumunu hedef alan endişe verici bir eğilimi göstermektedir. Bu olayla eş zamanlı olarak Rajasthan'da Waseem isimli Müslüman bir adamın öldürülesiye dövülmesi de nefret temelli şiddet olaylarındaki artışı yansıtmaktadır. Hindutva ideolojisinin yükselişi ve Bhartiya Janata Partisi'nin etkisiyle aynı dönemde yoğunlaşan bu olaylar, hassas toplumsal yapının altını çizmektedir.

Dehradun'da Bajrang Dal ve Vishwa Hindu Parishad'ın Müslüman bir ailenin evde namaz kılmalarına tepki göstererek dairenin camiye dönüştürülmesini protesto etmesi sonucu tansiyon yükseldi. Olay, Müslüman toplumunun inanç özgürlüğü için verdiği büyük mücadelenin altını çizerken, bireysel hakların korunması ve toplumsal birlikteliğin sağlanması gibi meselelerin zorluklarını da gözler önüne seriyor.

Hindutva hükümetini şiddetle eleştiren Profesör Apoorvanand, hükümetin Hintli Müslümanlara yönelik sistematik baskısına işaret ediyor. Profesör, Yasal yollarla ötekileştirme, militan grupların güçlendirilmesi ve asılsız söylemlerin yayılmasını içeren üç aşamalı bir stratejiden bahsediyor. Yahudi soykırımı ile paralellikler kuran uzman, Müslümanların aşağılanma ve kamusal alanlardan geri çekilme ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunurken, Hindutva hükümetine ve adaletsizliğe karşı durmak için Müslüman dünyasına birlik çağrısında bulunuyor.

İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT), 1,8 milyardan fazla Müslüman nüfusu ve 48 Müslüman üye ülkesi ile Müslümanların dünya çapındaki ortak sesidir. İslam İş Birliği Teşkilatı, İslamofobi ve nefrete karşı kararlı bir duruş sergileyerek Müslümanların çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. İslam İş Birliği Teşkilatı’nın Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bünyesindeki daimî delegasyonları ve insan hakları birimi, bu duruşu her yönüyle ortaya koymaktadır. Öte yandan, Hindistan'daki İslamofobik olayların çözümü, Çeşitli ikili ilişkilerin önemli ölçüde Hindistan'a bağlı olmasına rağmen aynı düzeyde hassasiyet gerektirmektedir.

Hindistan, Modi'nin liderliğinde 2014'ten bu yana ciddi bir değişim geçirdi. Suçlular devlet koruması altına alınırken, azınlıklar baskıya maruz kalmakta ve Hindutva ideolojisi yeni bir zihniyeti şekillendirmektedir. Müslümanları hedef alan suçluları desteklemek korkutucu bir şekilde bir temayüle dönüşerek siyasi destek bile kazanmıştır. Bazı çevrelerce desteklenen bu değişim, RSS ve Modi'nin iş birliğiyle şekillenen sosyal yapıdaki rahatsız edici dönüşüme işaret etmektedir.

Yerel Jat topluluğu üyeleri ve yurttaş gazeteciler, Haryana'nın Nuh kentinde düzenlenen Hindutva yürüyüşü sırasında Müslümanların kendilerini savunduğunu doğruladı. Hindutva hükümeti Müslümanları haksız yere suçlayarak evlerini yıkıyor ve onları hapse atıyor. Sivil Hakları Koruma Derneği'nin raporu yapılan manipülasyonu ifşa ediyor. Hindutva stratejisi, Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerin kışkırtılmasını, savunmaların saldırı olarak gösterilmesini ve azınlık bölgelerinin hedef alınmasını içeriyor. Modi yönetimi laikliğin altını oyarak Hintli Müslümanları korku içinde bırakıyor.

Hindutva radikalleri, Gurugram’ın Sohna bölgesinde bir imamı öldürdü ve camisini ateşe verdi. Daha önce yaşanan diğer toplumsal çatışmaları anımsatan bu üzücü hadise sırasında yaklaşık 100 dini kitap küle döndü. Kasabanın cami ve medresesi de kitaplarla aynı kaderi paylaştı. Dini ve tarihi hazineler yanarak yok oldu. Mevlâna Sufyan’ın hızlı davranması sayesinde camide bulunan çocuklar bu saldırılardan korundu.12 Ümmet, gizlenen gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.

Müslüman bir adamın namazı Hindu gençler tarafından kasıtlı olarak engelleniyor. Bunu, dinlerinin gereklerini yerine getirirken daha önce hiç böyle bir nefretle karşılaşmamış olan Hintli Müslümanların şoke eden tutuklanma ve görevden uzaklaştırılma vakaları izliyor. Bu düşmanlık dalgası, militan bir Hindu örgütü olan Rashtriya Swayamsevak Sangh'ın (RSS) stratejik gündemine bağlanıyor ve Hindistan'ın dini dinamiklerinde rahatsız edici bir değişime işaret ediyor.