Hz. Nuh (as) (2. Bölüm) Hz. Nuh (as) daveti sırasında zorbalardan izin alarak davet yapmamıştır!

3 months ago
6

Hz. Nuh (as) daveti sırasında zorbalardan izin alarak davet yapmamıştır
Hz. Nuh (as)’ın müminler için en güzel örneklerinden biri de hiç kuşkusuzdur ki, uzun daveti sırasında onca baskı ve zulme uğramasına rağmen zorba güçlerden izin almamış, onlara karşı tevhidi davetini yumuşatıp gizlemiştir.
İstikbar güçlerinden zerre kadar korkmayan Hz. Nuh (as), onlardan izin alıp yasalarının boşluklarından yararlanarak daveti ortaya koymamış, istikbar güçlerinin zulüm ve işkencelerine karşı koymuş, tuzak ve oyunlarına direnmiştir. Hatta bu¬nunla da yetinmeyerek onlara meydan okumuş ve mü¬cadelesinde net bir çizgi izlemiştir.
“Nuh’un haberini onlara oku; o zaman kavmine demişti ki: ‘Ey kavmim, şayet benim durumum ve Allah’ın ayetlerini anlatmam size ağır geldiyse, artık ben, Allah'a tevekkül ettim; artık siz ve ortaklarınız işiniz (için) toplanıp karar alın, sonra kararınız size dert olmasın, sonra bana uygulayın ve bana mühlet vermeyin!" (Yunus, 71)
Risalet önderleri, elbette kâfir zorbaların şantaj, tehdit, baskı ve zulümlerinden korkmazlar. Onlar, görevlerini yapabildikleri oranda yaparlar, insanların kabul ya da reddetmeleri, elçilerin belirleyecekleri bir sonuç değildir, sonucu davetçiler değil, onlara o görevi veren yüce Allah (cc) belirleyecektir.
Tevhidi esaslara davet yalnızca Kur’an’ın belirlediği esaslar dahilinde, rasullerin örnek mücadelelerine göre yapılmalıdır. Davet için istikbar güçlerinden hiçbir şekilde izin alınma¬malı, beşerî tağutî sistemlerin küfür yasalarının boşluklarından yararlanarak parti, dernek, vakıf gibi şirk ve küfür yuvalarını kullanarak davet yapmaya kalkışılmamalıdır Risalet önderlerinin tevhidi mücadelesine ihanet etmektir.
İstikbar güçlerinden izin alınarak yapılan Tevhidi esaslara davet, Sünnetullah’taki Tevhidi esaslara davet metoduna aykırıdır. Yüce bir davayı küfrün kontrolüne vermektir ki bu, apaçık bir şekilde küfür şirk, sapıklık ve dalalettir.
Tevhidi esaslara daveti, ne pahasına olursa olsun ortaya koymak için taviz vermek tağutî sistemden izin almak, davetçiyi Hak yoldan saptırıp dalalete düşürecektir.
Tevhidi esaslara davet tağutî sistemlerin verdikleri izinlere göre değil, yüce Allah’ın emrettiği ölçülere uygun yapılmalı, gündemi zorba güçler değil Müslümanlar belirlemelidirler.
Davetin tüm aşamalarında net bir şe¬kilde hareket edilmeli, saflar netleştirilmeli, muğlaklık, kapalılık, takiyye gibi basit yollara tenezzül edilmemelidir. Böyle basit yollara başvurulması halinde yüce Allah'ın rahme¬tinden mahrum kalınacağı bilinmelidir.
Saflar belirginleşip davet çıkmaza girdiği, davet yapacak saha ve kişiler bulamadığı zaman yüce Allah’a iltica edilmeli, O'ndan yardım istenmelidir. Artık yapılacak bir şey bir şey kalmadığı anda Mü’min davetçiler, Rab'lerine yönelmeli, O'na iltica etmeli, inkâr edenleri; kendilerine davet görevini veren yüce Allah'a havale etmelidirler.
Davette, hata yapıldığında hemen tevbe edilmeli, hata¬da ısrar edilmemeli, yüce Allah’a yönelip af dilenilmeli, O'na sığınılmalı, hiçbir şekilde bilinmeyen şeylerin peşine düşülmemeli, daima Kur’an ölçü edinilmelidirler.
Tevhidi esaslara davette davetçi için en zor olan en yakınlarının daveti inkâr etmeleridir. Risalet tarihinde birçok Rasul ve davetçi bu zor durumla karşılaşmışlardır.
Hz. Nuh (as)’ın insanları çağırdığı Tevhidi esaslara, oğlu ve eşi, icabet etmemiş inkâr etmişlerdir. Bu durum Hz. Nuh (as) için elbette ki çok zor bir durumdu. Nitekim Tufan koptuğunda eşi ve oğlu da helak olanlar arasına helak olmuşlardır.
İnsanın evladı ile imtihanı, Hz. Nuh (as) ile net bir şekilde görülmüştür. Bir evladın, babasının gözü önünde helak olması, bir baba için elbette kolay değildir. Evladının boğulmak üzere olduğunu gören Hz. Nuh (as), babalık duygusu ile Rabb’ine yalvarmış, evladının kurtulmasını istemişti. Ancak yüce Allah (cc), oğlunun kendi ailesinden olmadığını bildirmiş, onun için dua etmemesi gerektiği konusunda onu sert bir şekilde uyarmıştır.
“Nuh Rabb’ine seslendi, sonra dedi ki: ‘Rabb’im, şüphesiz oğlum benim ailemdendir ve elbette Senin sözün haktır ve Sen, hükmedenlerin hâkimisin!’
(Rabb’i) dedi ki: ‘Ey Nuh, şüphesiz o, senin ailenden değildir; gerçekten o, iyi olmayan bir iş yaptı, öyleyse onun hakkında bilgin olmayan bir şeyi Benden isteme, doğrusu Ben seni, cahillerden olmaktan gerçekten sakındırıyorum!” (Hud, 45-46)

Loading comments...