Canım Anneme! (Onu Hâlâ Özlüyorum)

5 months ago
48

Canım Anneme!
(Onu Hâlâ Özlüyorum)

Küçük yaşta çocuklarını evlendirenlere!
Bu şiirim, çocuklarını daha küçük yaşlarda, onların mürüvvetlerini görme adına evlendirip onlara zulmeden duygusuz, taş yürekli anne babalara ve Rasulullah (as)’a iftira atarak 6 ya da 9 yaşında Hz. Aişe ile evlendiği yalanını atan iftiracı, yalancı İslâmcılara ithaftır!

Onüç ondört yaşında hayatı tanımadan,
Abisinin yanında kuşluk vakti uykudan,
Babamın terkisinde kaçırıldı tarladan,
Çocuk yaşta ayrıldı anneden ve babadan.
*
Daha küçücük yaşta çocuk bilmez aşk nedir,
Oyun çağında olan sevgiden bihaberdir,
O ne annelik bilir ne de babalık bilir,
Bunları evlendiren çocuğun katilidir.
*
Acılarla örüldü onun hayat kafesi,
Bir gün olsun sevinçle yankılanmadı sesi,
Sevmek nedir bilmezdi, daha masum birisi,
Hep acılarla geçti, onun hayat çizgisi.
*
Evlenmek ister misin, diye soran olmadı,
Ne babası annesi ona kimse sormadı,
Onun duygularını hiç kimse anlamadı,
Ona zulmedilmişti, ancak kimse tınmadı.
*
Çocukça duygularla oynamadan gülmeden,
Daha olgun yaşına ulaşıp da gelmeden,
Eş olmuştu babama kendisi istemeden,
Henüz onbeş yaşında anne oldu bilmeden.
*
O gencecik hayatı, geçti hep acılarla,
Çilelerle yoğruldu çok acı duygularla,
Hayatı örülmüştü çelik halat ağlarla,
Hayatının baharı kaplanmıştı karlarla.
*
Baharı yaşamadan, kara kışı yaşadı,
Kimi zaman açıkça bazen gizli ağladı,
İnsanların yanında karaları bağladı,
Yalnız kaldığı anlar, seller gibi çağladı.
*
Kimse dinlemiyordu, onun ne dediğini,
Acılar kaplamıştı, tertemiz yüreğini,
Zaten hiç giymemişti güzel gelinliğini,
Çaresizlik rüzgârı sarmıştı benliğini.
*
Ne onu duyan oldu ne de onu anlayan,
Ne ona acıyan var ne yüreği sızlayan,
Hayal ettiği dünya olmuştu kara zindan,
Ona yapılanlara bir gün etmedi isyan.
*
Bir defa ters dönmüştü kaderinin tekeri,
Genç yaşında verdiler, zehir dolu şekeri,
Yeni hayatı buydu artık dönmezdi geri,
O soylu yüce kadın, gönlümün mücevheri.
*
Bir şeye karşı çıkmaz, sesini çıkarmazdı,
Zaten sesi çıksaydı zorla kaçırılmazdı,
Kendi karar verirdi o durumda olmazdı,
İstemediği halde orada bulunmazdı.
*
Babamın hastalığı onu daha çok üzdü,
Gençliğin baharında mevsimler ona güzdü,
Ne baharı yaşadı ne sıcak yazı gördü,
Ne babası evinde ne de sonradan güldü.
*
Yedi sene boyunca, felçli babama baktı,
Üzüntü gözyaşını, hep içine akıttı,
Çok üzüldü, kahroldu, kimseye dert yanmadı,
Dört çocukla başbaşa bir tek başına kaldı.
*
Birçok sözleri duydu, çok azarlar işitti,
O ne çocuklarını ne de evi terk etti,
Acı ve sıkıntılar, her gün canına yetti,
Hiç şikâyet etmedi yine de hep sabretti.
*
Dokuzyüz ellidokuz, babamızı kaybettik,
Dörtle ondört arası dört erkek kardeş idik,
Hepimiz de küçüktük biz ne yapabilirdik,
Yalnız kalan annemin yanında kenetlendik.
*
Aşiret mantığıyla düşmanımız pek çoktu,
Bizi yaşatamazlar diye annem çok korktu,
Annem çok talihsizdi yüreği çok buruktu,
Bize sahip çıkacak bir yakınımız yoktu.
*
Babam oldukça güçlü, bileği bükülmezmiş,
Cesur yiğit biriymiş, sırtı yere gelmezmiş,
Bu nedenle düşmanlar, babamı hiç sevmezmiş,
Karşısında durup da ona laf demezlermiş,
*
Babam ölünce onlar, bize kin beslediler,
Köyden dışarı çıksak peşimizden geldiler,
Sevgi besleyen yoktu, bize acı verdiler,
Bazen abilerimi, bazen beni dövdüler.
*
Cahili bir toplumda, dul kadına yer yoktur,
Kimse yardımcı olmaz iftira atan çoktur,
En yakınları bile ona darbeler vurur,
Hep yan gözle bakılır, ona tuzak kurulur.
*
Hep hatırlarım onu, mahzun duruşu vardı,
Ne yaparsak yapalım hiçbir zaman kızmazdı,
Hatamızı görse de üzerinde durmazdı,
Fazla zengin değildik ancak o aldırmazdı.
*
Mahsuniyet nuruydu o yüzünde parlayan.
Hep kendi halindeydi, yoktu onu anlayan,
Ne şikâyet ederdi ne de ederdi isyan,
Onun o halidir ki, yüreğimi dağlayan.
*
Ondört yaşında abim henüz küçük çocuktu,
Üzerindeki yükler, haddinden fazla çoktu,
Tek başımıza kaldık, yakın amcamız yoktu,
Bu durum annemizi sıkıntılara soktu.
*
Talihsizlik yakana bir kere yapışmışsa,
Dört tane yetim ile bir başına kalmışsa,
Koca bir köy içinde elinde tutan yoksa,
Evlenmektir tek çare iyi biri bulunsa.
*
Evlatlarım kalmasın ortalık yerde diye,
Fitne fesat yaymasın fitneciler bu köye,
Evlendi, yiğitlikte nam salmış bir deliye,
Şansı yaver gitmedi, hüzün kaldı geriye.
*
Bindokuzyüz doksan dört sıcak temmuz ayında,
Namaz için kalkmıştı, sabahın şafağında,
Tekbir alıp durmuştu namazında kıyamda,
Son secdesi olmuştu artık onun dünyada.
*
Secde halinde gitti biricik anneciğim,
Ben bunları yazarken hâlâ yanar yüreğim,
Andıkça o günleri, yaş boşaltır gözlerim,
Onur abidesiydi, onu hâlâ özlerim.
*
Rahmet ve mağfireti geniş olan ey Rabb’im,
Annemi babamı da affetmeni dilerim,
Dünyada çok çektiler, Sen Rahmansın ve Rahim,
Cennetini onlara mükâfat ver ey Âlim.
*
25 Mayıs 2015

Loading comments...