Andrew Tate, Erkek Olmanın Zorluğu - Türkçe Altyazılı

2 years ago
309

Bari görünen şey, farklı gösterilebilir mi? Kesinlikle. Şimdi size geçen kış yaşadığımız bir şeyi anlatacağım, bunun üzerinden örnek vereyim.

İstanbul'a çok kar yağdı ve her yer doldu, yollar tıkandı. Bu karların günler süren temizlenme süreci oldu. Belediyelerin bazıları bu karları alıp göllere, ırmaklara attı.

Ne güzel değil mi?

Araçlar yolda ilerlerken, yağları yola akıyor. Tozlar, pislikler. Bir de karları açmak için tuzlanıyor. Tuzlu, yağlı, pis karları alıyorsunuz; tatlı sulara atıyorsunuz. Hem dengesini değiştiriyor hem kirletiyorsunuz. Sonuç? İyilik yapmak isterken uzmanlara danışmadıkları; kendi bilgisi, görgüsü kadar iyilik yapmaya çalıştıkları için zarar verdiler. Fakat bunu bir çok kişi alkışladı.

Gerçekte olaylar ve insanlar böyledir. İyilik yapmak isterken bu şekilde zarar verebilirler. Örneğin çocuğun istediğini yapmak ebeveynleri tatmin edebilir ancak hayır nedir bilmeyen bu çocuklar; başarı için disiplin, azim, kararlılık gerektiğini, uğraşmak gerektiğini bilmeyecek. Yani iyilik, aslında kötülük olabilir.

Bunun bir de diğer bölümü var, bilinçli şekilde kötü göstermek. İyi olan şeyi kötü, kötü olan şeyleri de iyi olarak gösterebilirsiniz. Bu da medya ile çok basit olacaktır. Medya, fenomenler, ünlüler, vakıflar, konuşmacılar.. Aynı mesajı, farklı kaynaklardan DEFALARCA tekrarlayacaksınız. Bununla ilgili video atacağım, basının nasıl tek ses olduğu ile ilgili.

Dolayısıyla "erkek egemen toplum" diyor. Hangi egemen zümre lağımda bok temizler, fırtınada kopan yüksek gerilim hattını tamir eder, inşaatlarda sürünür? Böyle gösteriliyor. Sokak röportajlarında görmüşsünüzdür: "Azrail sizin mi canınızı alsın, eşinizin mi?" ya da "eşinize böbreğinizi verir misiniz?". Hemen bu başlıklarla arayıp görün. Kadınlar ne demiş, erkekler ne demiş!

Erkek egemen, ataerkil bir dünyaya bakıyorsun:
- İş cinayetlerinde ölenler %97'si erkek,
- Hapishanedekilerin %96,1'i erkek,
- Evsizlerin %95'i erkek,

Türkiye'de yok ama dünyada savaşta ölenlerin %96-99 oranında erkek olduğu, ortalamanın %98 olduğu verilerle gösteriliyor.

Her gün suçla mücadele, terörle mücadele, savaş vb her türlü görev ve zorlukta erkekler önplanda. İtfaiyeye bakıyorsun, orada erkekler var. İnşaatta erkekler var; şehrin bütün zorluklarıyla, bokuyla, pisliği ile erkekler uğraşıyor ve erkekler şehri inşa ediyor.

4857 sayılı kanunun 72'inci maddesine dikkat:
"Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde on sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır."

Maddeyle, kadının ağır işte çalışması engellenmiş. Ama yok, ataerkil bir toplumuz!

**

Bu alanlarda kadınlar çalışsın demiyorum. Yapımız gereği kadınlardan güçlüyüz, bu alanlarda uzmanlaştık, becerilerimiz var. Fakat bunları şu yüzden verdim: erkeklere bakıyorsun her türlü riskle, zor işlerle uğraşıyor. Fakat yetmiyor, bak erkek çalışıyor, seni baskılıyor, sen çalışamıyorsun diyorlar.

Kaldı ki çalışmak isteyen kadın çalışsın. Daha önce de yazdım, ben Türküm ve Türk kültürünü, Türk tarihini seviyorum. Milattan Önce 8'de boy yönetmiş Tomris Hatun tarihimizde var. Haliyle Arap gibi kadını sosyal hayattan alıp, eve kapatalım kafasını da sevmiyorum, kadınların cinsel obje haline getirilmesini de istemiyorum. Bilgi, beceri, ahlâk, kültür, cesaretiyle önplana çıkmalı.

Fakat 12 yaşından sonra kızlar kalça sallama akımlarıyla internette takipçi kazanabileceğini ve çeşitli sitelerde (onlyfans gibi) para karşılığı beden sergileyebileceklerini fark ettiler. Erkekler ne yapacak? Zengin ya da fenomen değilse takipçi kazanamaz. Geriye manyakça işler yapmak kalıyor ve dikkat çekmek için manyak gibi şeyler yapıyorlar. Yine de takipçi kazanamayıp depresyona giriyorlar. Genç erkeklerin depresyonu ne olacak? Kimse umursamıyor. Kimse yardım uzatmıyor, yaşadıklarını anlatmıyor. Üzerine hâlâ ataerkil deniyor.

**

Düğünde takılan takılar kadının, boşanınca kadın nafaka alıyor, çocuklar her zaman annede... Evlilik "müessesi", günümüzde erkek için baş belası. Yasalar, erkeğin aleyhinde. Kadınlar hep haklı.

Üniversiteye gitme baskısı toplumsal olarak var. Gidiyorsun, ailen birikimini yiyor ya da kredi çekiyor; sen öğrenim kredisi çekiyorsun. Onu 2-3 yılda ödüyorsun. O bitiyor söz+nişana bir sürü para (pırlanta bile 3 asgari ücret parası). O bitiyor düğün, o bitiyor ev eşyası... Çift 500 bin içeride. Bunların borcu bitince, araba alıyor, 6 yıl kredi. Sonra ev alıyorlar, 20-25 yıl kredi. Eğer bunları atlatamaz boşanırsa, takılar bile kadında. Çocuklar kadında. Üzerine nafaka, evde de kadın oturur ama ATAERKİL, ERKEK EGEMEN BİR TOPLUM!

Evlenmek için acele etmeyin. Siz cinsel birleşme için kadının peşinde koşuyorsanız, ilişki için de evlilik için de kadın sizi iknâ edecek. Bu kadar basit. Herkes için geçerli değil ancak %70'i (erkeklerin de kadınların da) için durum bundan ibaret.

Söze gelince erkek egemen... Gerçeklerle ilgisi olmayan şeyleri defalarca tekrar ettiriyorlar. Tamamen beyin yıkama!

Loading comments...